Bu İçerik Sadece Aboneler İçindir
Hipoglisemi, kan glikoz düzeyinin normal olarak kabul edilen 70 mg/dl seviyenin altına düşmesi ile klinik olarak uyumlu merkezi sinir sistemi semptom ve bulgularının ortaya çıktığı klinik tablo olarak tanımlanabilir. Venöz plazma açlık glukoz düzeyleri <40 mg/dL (2.2 mmol/L) tanı koydurucudur; tanı Whipple triadı ile olur.
Genellikle postabsorbtif ve postprandiyal hipoglisemiler olarak ayrılır. En sık nedeni diyabetik hastalarda ilaç kullanımına aittir. Hipoglisemi ataklarında en önemli altta yatan durum ve risk faktörü “Diyabetes Mellitus” dur. Tümörler, gastrointestinal cerrahi ve endokrinolojik yetmezlik gibi birçok nedenlerle karşımıza da çıkabilir. Diyabetes Mellitus hastalarının önemli bir kısmı hayatları boyunca en az 1 defa hipoglisemi atağı geçirmişlerdir. Bu atakların tetikleyen nedenler arasında diyabet diyetine uymamak, öğün atlamak, insülin kullanıyor ise uygulanacak insülin miktarından fazla insülin uygulamak, ağır egzersiz, stres, kullanılan antidiyabetik ilacın değiştirilmesi gibi nedenler sık olarak bulunmaktadır.
Genelde iyi bir öykü alınması ile hipoglisemiden kuvvetle şüphe duyulabilecek bilgiler elde edilebilmektedir. Hipoglisemik atak olarak değerlendirilen hastalara glikoz takviyesinden sonra klinik tablonun hızla düzelmesi beklenmektedir. Tedavide ağızdan gıda alımı, ağızdan ya da İV glukoz kullanımı , İM, İV ve subkutan glukagon önerilir.
Hipoglisemi Nedenleri Nelerdir?
- Gereğinden fazla insülin veya oral antidiyabetik kullanmak,
- Yemekleri ve ara öğünleri düzensiz saatlerde yemek
- Öğünlerde gereksinimden az karbonhidrat almak
- İlaçları yanlış zamanda kullanmak,
- Her zamankinden fazla egzersiz yapmak,
- Alkol kullanmak,
- Kadınlarda adet kanamasının başlaması,
- İnsülin enjeksiyonlarının yerini değiştirmek,
- Sindirim güçlüğü, mide boşalmasının gecikmesi,
- Soğuk/ılık ortamdan çok sıcak ortama geçmek.
Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir?
Glikoz merkezi sinir sisteminin ana besin ve enerji kaynağıdır. Plazma glikoz seviyesinin normalin altına indiği durumlarda ve MSS ihtiyacını karşılamamaya başladığı durumlarda hastada merkezi sinir sistemine diğer sistemlere ait belirti ve bulgular hızla görülmeye başlar. Hipogliseminin şiddeti hafif, orta ve ağır olabilir. Hipogliseminin şiddetine göre klinik bulgular farklıdır:
Hafif şiddette hipoglisemi bulguları;
- Açlık,
- Titreme,
- Terleme,
- Dudakta ve dilde karıncalanma,
- Solukluk,
- Çarpıntı,
- Huzursuzluk,
Orta şiddetteki hipoglisemi bulguları;
- Baş ağrısı,
- Karın ağrısı,
- Bulanık görme,
- Uyuşukluk,
- Konuşma zorluğu,
- Taşikardi (Kalp atım hızının artması),
- Sinirlilik,
- Solukluk,
- Terleme,
Ağır şiddetteki hipoglisemi bulguları;
- Bilinç kaybı,koma
- Konvülsiyonlardır
Hastane Öncesi Yaklaşım
- Hasta ABCDE yaklaşımı ile değerlendirilmelidir.
- Hızla parmak ucu kan şekeri (PUKŞ) değerlendirilmelidir.
- Hastanın kardiyak, kan basıncı ve SpO2 monitörizasyonu sağlanmalıdır.
- Ayırıcı tanıların dışlanması için iyi bir nörolojik muayene yapılmalı ve detaylı öykü alınmalıdır.
- Kan şekerinin normal seviyenin altında olduğu durumlarda IV glikoz tedavisine başlanmalıdır. Bu amaçla %5 %10, %20 dextroz solüsyonları 1 gr/kg dozunda kullanılabilir. Hastanın bilinci açık ise oral glikoz da verilebilir.
- Sık sık glikoz takibi yapılmalı ve klinik tablo takip edilmelidir. Kan glikoz seviyesi 100 mg/dl’ nin üzerinde tutulmalıdır. Uygulama sonrasında kan glikoz düzeyinde ani düşmeler yaşanabileceği için glikoz takibine devam edilmelidir.
- Hipoksi bulguları varlığında oksijen desteğine başlanabilir.
- Hastaya yeterli miktarda glikoz verilmesine ve kan glikoz düzeyi noırmal seviyeye çıkarılmasına karşın klinik tabloda değişiklik veya düzelme yok ise nörolojik hastalıklar akla gelmelidir.