Reflü olarak bilinen gastroözofagial reflü (GÖR) mide içeriğinin yemek borusuna (özefagus) geri akışı olduğunda gelişen bir durumdur. Sağlıklı kişilerde de fizyolojik reflü olabilmektedir. Sağlıklı bireyler bu durumun kısa sürmesi ve yemek borusunda bir hasar oluşturmaması nedeniyle genellikle bu durum fizyolojik olarak kabul edilir. Ama gün içinde sık aralıklarla tekrarladığında, uzun sürdüğünde ve uyku sırasında oluştuğunda artık patolojik reflü söz konusudur.
- Alt özefagus sfinkter yetersizliği (en sık)
- Obezite
- Hiatal herni varlığı
- Karın içi basıncında artış yapan anatomik faktörler
- Gastrik reflüsata karşı bozulmuş özofagus mukozal savunması
- Defektif özofagus peristaltizmi
Reflü hastalığının tipik semptomları sternumun arkasında duyulan ve aşağıdan yukarıya, boğaza doğru yükselen yanma hissi (heartburn) , mide ekşimesi ve yenilen gıdaların ağıza veya yemek borusuna geri gelmesidir (regürjitasyon). Bu yanma hissi, sırta ve boğaza yayılabilir, genellikle yemeklerden 30 dakika sonra başlar, egzersiz ve öne eğilmekle artar. Klinik olarak, GÖR tipik olarak
- Yanma hissi
- Regürjitasyon
- Mide ekşimesi
semptomları ile kendini gösterir. Şiddetli reflüsü olan hastalarda ayrıca mide içeriğinin ağza geri gelmesi sonucu ekstara semptomlara yol açar;
- Ağız kokusu
- Boğaz ağrısı
- Yutkunurken zorlanma
- Ses kısıklığı
- Karın şişkinliği
- Geğirti
- Hıçkırık
- Gıcık hissi
- Kronik öksürük
- Bulantı
gibi şikâyetlerde görülebilir. Mide yanması, boyuna yayılabilen ve tipik olarak yemek yedikten sonra veya yatar pozisyondayken ortaya çıkan retrosternal yanma hissi veya rahatsızlığı olarak tanımlanır. Nedeni belirlenemeyen öksürüklerin 2/3 sinde reflü saptanmıştır. Ayrıca bazı çalışmalarla reflü ile astım hastalığı arasında sıkı bir ilişki olduğunu gösterilmiştir. GÖRH’da rastlanabilecek diğer bir atipik semptomda göğüs ağrısıdır. Ağrı bazen koroner kalp hastalığı ile karışabildiğinden bu hastalar genellikle önce kalp hastalığı yönünden incelenirler. Bu şekilde kalp kaynaklı gibi görünen bu hastaların %25-30 kadarında yapılan incelemeler sonucunda göğüs ağrısını açıklayacak bir sebep bulunamaz ve bu hastaların yarısında reflü hastalığı saptanmıştır.
Tedavinin amacı semptomların giderilmesi ve komplikasyon gelişiminin önlenmesidir. Öncelikle yaşam biçimini düzenleyen ilaç dışı tedaviler medikal tedaviye ek olarak önerilmedir.
Bunlar:
- Yatak başını yükseltmek
- Yatmadan üç saat önce yemekten kaçınmak
- Yemeklerin miktarını ve yağ içeriğini azaltmak
- Kafein ve çikolata alımını azaltmak
- Sigarayı bırakmak, alkolün kesilmesi
- İdeal kiloya gelmek
Yağlı ve kızartılarak hazırlanan yiyecekler, salçalı ve baharatlı gıdalar, özellikle aç karına yenilen tatlılar, kahve, asitli meyve suları ve kolalı içeceklerin tüketiminin azaltılması ve bu tür gıdaların daha çok öğle yemeklerinde tüketilmesi önerilir.
Karın içi basıncını artıran sıkı giysiler (korse, sıkı kemer takmak) ve öne doğru eğilerek ıkınmak da reflüyü artırmaktadır. Her türlü stres mide ile ilgili sıkıntıları artırmaktadır. Mukozaya zarar veren aspirin ve diğer ağrı kesici ilaçlar ile teofilin, antikolinerjikler ve kalsiyum antagonistleri gibi alt özofagus sfinkter basıncını azaltan ilaçlar tedavi esnasında kullanılmamalıdır. Mevcut ACG kılavuzlarına göre her hastada rutin olarak önerilmemektedir.
Semptomların olduğu dönemde kullanılacak proton pompası inhibitörleri ve H2 reseptör blokerleri mide asit seviyesini düşürerek etki göstermektedir. Yaşam biçimini düzenleyici tedbirlere rağmen semptomları geçmeyen, kısa süreli tedaviye rağmen sık nükseden hastalarda uzun süreli tedavi gerekmektedir. Antasitler hızlı bir semptomatik düzelme sağlamakla birlikte genellikle bol miktarda ve sık aralıklarla kullanılmaları gerekir ve tedavi edici etkileri yoktur.
Proton Pompa İnhibitörleri (PPİ)
Yaşam tarzı değişikliklerine yanıt vermeyen hastalarda medikal tedavi endikedir. Tedavide en etkin ajan proton pompa inhibitörleridir (Esomeprazol, omeprazol ve lansoprazol). Bu ilaçların etkili dozda kullanılmasıyla yapılacak 8-10 haftalık bir tedavi sonrasında hastaların büyük bir çoğunluğunda iyileşme sağlanabilmektedir. ACG kılavuzları, PPI tedavisinin, günün ilk öğününden önce günde bir kez alınmasını önermektedir. Bu doza tam yanıt vermeyen hastalarda ise özellikle gece semptomları olan hastalarda, günde iki kez alınması önerilmektedir.
(H2) reseptör antagonistleri
Eskiden famotidin ,nizatidin ve simetidin önerilmekteydi ama bu ilaçların içerdiği nitrozaminlerin kanserojen olması ve izin verilen limitin üzerinde bulundurulması nedeniyle piyasadan çekilmiştir.
Prokinetik Ajanlar
Metoklopramid ve domperidon gibi prokinetik ajanların GÖRH’deki rolü, veri eksikliği ve ayrıca merkezi sinir sistemi ve kardiyovasküler sistem üzerindeki derin olumsuz etkileri nedeniyle sınırlıdır.
Reflü hastalığının tedavisinde önemli bir sorun, tedavi kesildikten sonra hastaların büyük çoğunluğunda yakınmaların tekrarlamasıdır. Tedavinin birdenbire kesilmesi bu olasılığı artırır. Bazı hastalarda ilaçların gün aşırı veya haftada iki kez gibi aralıklı olarak alınması veya şikâyetlerin olduğu dönemlerde kullanılması yeterli olabilmektedir.
I- Esom® (esomeprazol) 40 mg Tablet DIB s:1×1
- Yemekten 1 saat önce, çiğnemeden, emmeden veya kırmadan bir miktar su ile bütün olarak günde 1 adet alınır. Doz yetersiz geldiğinde gece yatmadan tekrar alınır.
II- Pronat® 200 ml Oral Süspansiyon DIB s:3×1
- Her 5 ml süspansiyon etken madde olarak 250 mg sodyum aljinat ve 133,5 mg sodyum bikarbonat ve 80 mg kalsiyum karbonat içerir.
- Yetişkinlerde ve 12 yaşından büyük çocuklarda günde en fazla dört defa olmak üzere yemeklerden sonra ve yatarken 10-20 ml (2-4 tatlı kaşığı) kullanılır.
K21 | Gastro-özofajial reflü hastalığı |
K21.0 | Gastro-özofajial reflü hastalığı, özofajit ile |
K21.9 | Gastro-özofajial reflü hastalığı, özofajitsiz |
K22 | Özofagusun diğer hastalıkları |