Peritonit Acil Yaklaşım

0
7

Peritonit, periton adı verilen karın zarının inflamasyonu veya enfeksiyonudur. Bu durum, karın içi organların perforasyonu, enfeksiyonlar veya diğer inflamatuvar süreçler nedeniyle gelişebilir ve acil müdahale gerektiren ciddi bir durumdur.

blank

  • Primer Peritonit (Spontan Bakteriyel Peritonit – SBP):
    • Enfeksiyonun belirgin bir kaynağı yoktur.
    • Genellikle asit varlığı ile ilişkilidir.
    • Sıklıkla gram-negatif enterik bakteriler (Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae) neden olur.
  • Sekonder Peritonit:
    • Karın içi organların perforasyonu (örn. peptik ülser, divertikülit, apandisit) sonucu gelişir.
    • Polimikrobiyal enfeksiyonlar yaygındır.
  • Tersiyer Peritonit:
    • Tedavi edilen ancak persiste eden veya tekrarlayan karın içi enfeksiyonlardır.

blank

Primer Peritonit (Spontan Bakteriyel Peritonit – SBP)

  • Karaciğer sirozu ve assit
  • Nefrotik sendrom
  • Periton diyalizi

Sekonder Peritonit

  • Gastrointestinal sistem perforasyonları
      • Peptik ülser perforasyonu
      • Apandisit perforasyonu
      • Divertikül perforasyonu
      • Travma
  • Mezenterik iskemi
  • Safra yolları enfeksiyonları veya perforasyonu (kolanjit, kolesistit)
  • Pankreatit komplikasyonları

Tersiyer Peritonit

  • Persistan veya rekürren enfeksiyonlar
  • Yoğun bakım hastalarında görülen peritonit

Fungal Peritonit

  • Bağışıklığı baskılanmış hastalar
  • Uzun süreli antibiyotik kullanımı
  • Periton diyalizi

Kimyasal Peritonit

  • Safra veya pankreatik sıvı sızıntısı
  • İdrar sızıntısı (üreter perforasyonu)
  • Kanamalı peritonit

Tüberküloz Peritoniti

Tüberküloz enfeksiyonunun peritona yayılımı

Malign Peritonit

  • Peritona malign hücrelerin implantasyonu
  • Primer periton kanseri veya metastatik tümörler

Parazitik Peritonit

Paraziter enfeksiyonlar (ör. Echinococcus)

blank

  1. Primer Peritonit (Spontan Bakteriyel Peritonit – SBP)
    • Sirozlu hastalarda görülme sıklığı: Assitli sirozlu hastaların yaklaşık %10-25’inde SBP gelişir.
    • Hastane içi mortalite oranı: %20-40.
    • Risk faktörleri: Daha önce SBP geçirmiş olmak, düşük protein içeren assit sıvısı (<1 g/dL), gastrointestinal kanama, uzun süreli proton pompa inhibitörü (PPI) kullanımı.
    • Yaş dağılımı: Çocuklarda daha az sıklıkla görülür; sıklıkla yenidoğanlar ve 5 yaş civarında ortaya çıkar.
  2. Sekonder Peritonit
    • Genellikle gastrointestinal sistem perforasyonlarına veya enfekte organlara bağlıdır.
    • Travma ve cerrahi sonrası risk: Karın travmaları ve cerrahi girişimlerden sonra sıklığı artar.
    • Polimikrobiyal enfeksiyonlarla ilişkilidir.
  3. Tersiyer Peritonit
    • Yoğun bakım hastalarında, özellikle immünsuprese olanlarda sık görülür.
    • Dirençli mikroorganizmalar (örn. Pseudomonas, Acinetobacter) ile ilişkilidir.
  4. Fungal Peritonit
    • Hastane kaynaklı peritonitlerin %5-15’inde görülür.
    • Risk faktörleri: Uzun süreli antibiyotik kullanımı, immünsupresyon, periton diyalizi.
  5. Tüberküloz Peritoniti
    • Prevalans: Endemik bölgelerde daha yaygın.
    • Risk grupları: Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar (örn. HIV/AIDS hastaları).
  6. Periton Diyalizi ile İlişkili Peritonit
    • Periton diyalizi hastalarında yıllık insidans: %20-40.
    • Sıklıkla kateter ilişkili enfeksiyonlar sonucu oluşur.

Peritonit, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki sıklığı, enfeksiyon türü ve altta yatan hastalıklar gibi faktörlere bağlı olarak farklılık gösterir.

blank

Peritonit, peritonu etkileyen inflamatuar bir süreçtir ve altta yatan mekanizmalar enfeksiyöz veya enfeksiyöz olmayan nedenlere bağlı olarak farklılık gösterir.

Enfeksiyöz peritonit, primer, sekonder veya fungal kaynaklı olabilir. Primer peritonit (spontan bakteriyel peritonit – SBP), genellikle bağırsak lümeninden bakteriyel translokasyon yoluyla gelişir. Bu süreçte, bakteriler bağırsak duvarındaki artmış geçirgenlikten mezenterik lenf nodlarına ulaşır ve buradan sistemik dolaşıma ve periton boşluğuna yayılır. Sirozlu hastalarda azalmış kompleman seviyeleri, yetersiz protein üretimi ve bağışıklık yanıtının baskılanması enfeksiyon riskini artırır. Assit sıvısındaki düşük protein seviyeleri ve yüksek oksijen gerilimi, gram-negatif bakterilerin üremesini kolaylaştırır. Sekonder peritonit, genellikle gastrointestinal perforasyon, travma veya cerrahi sonrası gelişir. Bağırsak içeriği periton boşluğuna sızarak inflamatuar yanıtı tetikler ve polimikrobiyal enfeksiyonlar sıklıkla görülür. Fungal peritonit ise genellikle immünosüpresif durumlarda görülür ve Candida türleri gibi mantarların invazyonu, inflamasyona neden olur.

Enfeksiyöz olmayan peritonit ise kimyasal veya tüberküloz kaynaklı olabilir. Kimyasal peritonit, safra, idrar, pankreatik enzimler veya kan gibi kimyasal maddelerin periton boşluğuna sızmasıyla gelişir. Bu maddeler peritoneal yüzeyi tahriş ederek inflamatuar mediyatörlerin salınımına yol açar. Tüberküloz peritoniti, Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonu sonucu gelişir ve peritoneal makrofajların ve lenfositlerin aktivasyonu ile granulomatöz inflamasyon oluşturur. Kronik inflamasyon sonucu peritonda fibrozis ve adezyonlar görülebilir.

Peritoneal inflamasyon sürecinde, enfeksiyöz veya kimyasal bir ajana yanıt olarak proinflamatuar sitokinler (IL-1, IL-6, TNF-α) salınır. Kapiller geçirgenlik artışı, periton boşluğunda sıvı birikimine ve inflamatuar hücrelerin göçüne neden olur. Nötrofiller enfeksiyon bölgesine çekilerek enfekte materyali fagosite eder. İlerlemiş inflamasyon fibrin birikimine neden olarak periton yüzeylerinde adezyonlar oluşturabilir.

Sistemik etkiler arasında sepsis, hipoalbüminemi ve şok yer alır. Enfeksiyonun sistemik dolaşıma yayılması multisistem organ yetmezliği riskini artırır. Assit sıvısında protein kaybı ve karaciğerin yetersiz protein sentezi ozmotik dengenin bozulmasına neden olabilir. Ağır inflamasyon ise vasküler dilatasyona ve hipovolemik şoka yol açabilir.

Peritonitin fizyopatolojisi, inflamatuar mediyatörlerin aktivasyonu, peritoneal yüzeylerin enfeksiyona verdiği yanıt ve altta yatan nedenlerin katkıları ile şekillenir. Erken tanı ve tedavi, bu patolojik sürecin kötüleşmesini önlemek için kritik öneme sahiptir.

blank

Peritonit, enfeksiyöz veya enfeksiyöz olmayan nedenlere bağlı olarak değişen bir klinik tabloya sahiptir. Genel belirtiler ve bulgular şunlardır:

1. Sistemik Bulgular

  • Ateş: Primer peritonitte en yaygın bulgudur, ancak yaşlı veya immünosuprese hastalarda ateş olmayabilir.
  • Tachikardi: Sistemik inflamasyon veya sepsise bağlı.
  • Hipotansiyon: İlerlemiş vakalarda şok bulgusu olarak görülebilir.
  • Halsizlik ve letarji: Enfeksiyonun sistemik etkilerine bağlıdır.
  • Bulantı ve kusma: Sıklıkla eşlik eder.
  • Dehidratasyon belirtileri: İshal veya kusma nedeniyle sıvı kaybına bağlı.

2. Karın Bulguları

  • Karın ağrısı: En yaygın semptomdur. Genellikle difüz, sürekli ve şiddetlidir.
  • Defans (kasılma): Periton irritasyonuna bağlı kas sertleşmesi.
  • Rebound hassasiyet: Periton irritasyonunun tipik bulgusudur.
  • Karında şişlik: Assit veya bağırsak tıkanıklığına bağlı olabilir.
  • Barsak seslerinde azalma veya yokluk: Paralitik ileusun göstergesi olabilir.
  • Karında sertlik: İlerlemiş vakalarda yaygın inflamasyon sonucu görülebilir.

3. Özel Durumlara Göre Bulgular

  • Primer Peritonit: Ateş, karın ağrısı, ensefalopati (ör. mental durumda değişiklikler) gibi belirtilerle ortaya çıkar. Ancak bazen asemptomatik olabilir.
  • Sekonder Peritonit: Daha şiddetli karın ağrısı, sepsis bulguları ve çoklu organ disfonksiyonuyla karakterizedir.
  • Kimyasal Peritonit: Ani başlangıçlı karın ağrısı ve peritoneal irritasyon belirtileri.
  • Tüberküloz Peritoniti: Yavaş seyirli karın ağrısı, kilo kaybı ve gece terlemeleri gibi sistemik belirtiler.
  • Fungal Peritonit: İmmünosuprese hastalarda daha sık, dirençli sepsis bulguları ile görülür.

4. İleri Evre Bulgular

  • Sepsis ve Septik Şok: Periton enfeksiyonunun sistemik yayılımı sonucu gelişir.
  • Multisistem Organ Yetmezliği: Böbrek, karaciğer veya solunum yetmezliği belirtileri.

Peritonit klinik olarak hızlı bir şekilde tanınmalı ve tedavi edilmelidir, çünkü komplikasyonlar (sepsis, organ yetmezliği) hızla ölümcül hale gelebilir. Tanı için fizik muayene, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleri kritik öneme sahiptir.

Fizik muayenede, çoğu hastanın karın bölgesinde hassasiyet bulunur, ancak hasta yanıtı hafif rahatsızlıktan, defans ve rebound hassasiyete kadar değişebilir. Ateşin olmaması peritoniti dışlamaz.

Tüm peritoniti şüphesi olan hastalarda periton sıvı analizi (ör. hücre sayımı, diferansiyel, kültür, laktat seviyesi, pH) yapılmalıdır. Bu, tanısal parasentez veya periton diyalizi uygulanan hastalarda mevcut olabilen bir periton kateterinden sıvı çekilmesi yoluyla gerçekleştirilebilir. Az miktarda assiti olan hastalarda, parasentez işlemini yönlendirmek için ultrasonografi kullanılmalıdır.

Ayrıca, enfeksiyon kaynağını belirlemeye ve antibiyotik tedavisini yönlendirmeye yardımcı olabilecek kan ve idrar kültürleri, antibiyotik tedavisine başlamadan önce alınmalıdır.

SBP’nin en doğru prediktörü, assit sıvısı örneğinde 500 hücre/µL’den fazla polimorfonükleer lökosit (PMN veya nötrofiller, bazofiller ve eozinofiller gibi granülositler) sayımıdır. Bu testin duyarlılığı ve özgüllüğü sırasıyla %86 ve %98’dir. PMN sayısının 250 hücre/µL’nin üzerinde olması durumunda duyarlılık %93’e yükselirken, özgüllük %94’e düşer. Bu, ampirik antibiyotik tedavisine başlamadan önce olası bir SBP tanısı için kabul edilen yaygın bir PMN sayısıdır.

Karın içinde perforasyondan şüpheleniliyorsa görüntüleme yapılması gerekir ve bilgisayarlı tomografi (BT), düz radyograflara göre daha küçük perforasyonları tespit etmede daha hassas olduğundan güçlü bir şekilde düşünülmelidir.

Daha yakın zamanda önerilen SBP testleri arasında, assit sıvısındaki lökosit esteraz varlığını değerlendiren ve manuel PMN sayımı ile karşılaştırıldığında SBP teşhisinde %100 duyarlılığa sahip olduğu gösterilen hızlı bir reaktif şerit testi bulunmaktadır. Bu, daha önce kullanılan yöntemlere göre SBP tanısında çok daha verimli bir yöntem olabilirse de, testin hala geniş çaplı bir değerlendirmeden geçmesi gerekmektedir.

SBP açısından yüksek risk taşıyan hastalar şunlardır:

  • Gastrointestinal kanama ve sirozlu hastalar.
  • Daha önce bir veya daha fazla kez SBP geçirmiş hastalar.
  • Assit sıvısında protein < 1.5 g/dL olan, böbrek yetmezliği (kreatinin > 1.2 mg/dL) ile birlikte sirozlu hastalar.
  • SBP dışı bir nedenle hastaneye yatırılan ve assit protein konsantrasyonu < 1 g/dL (10 g/L) olan sirozlu hastalar.

blank

  • Perfore organ
  • Perinefrik apse
  • Piyelonefrit
  • Divertikülit
  • Apandisit
  • Mezenterik iskemi

blank

Tanı ayrıntılı bir öykü, fizik muayene ve laboratuvar/radyolojik testlerin kombinasyonu ile konur. Klinik bulgular arasında ani başlayan şiddetli karın ağrısı, tahta gibi sert karın (rijidite), derin palpasyonda belirgin hassasiyet ve rebound hassasiyeti (Blumberg bulgusu), barsak seslerinin azalması veya kaybolması, yüksek ateş, taşikardi ve hipotansiyon yer alır.

blank

Laboratuvar testlerinde;

  • Hemogram (lökositoz)
  • Geniş biyokimya
  • CRP ( yüksek )
  • Prokalsitonin (yüksek)
  • Kan kültürleri (pozitif sonuç)
  • Kan gazı (yüksek laktat seviyesi)

istenir.

Parasentez ile peritoneal sıvı analizi tanı için çok önemlidir.

blank

Parasentez ile alınan peritoneal sıvı analizi de tanıya yardımcıdır. Bu analizde lökosit sayısının 250/mm³’ün üzerinde olması enfeksiyonu düşündürür. Gram boyama ve kültür ile etken mikroorganizma belirlenebilir. Peritoneal Sıvı Analizi içim detaylı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

blank

Radyolojik görüntüleme yöntemlerinden direkt karın grafisi perfore organ nedeniyle serbest hava gösterebilir. Ultrasonografi serbest sıvı veya enfeksiyon odaklarını değerlendirmek için kullanılır. Bilgisayarlı tomografi, peritonit tanısında en duyarlı yöntemdir ve perforasyon, serbest hava, sıvı birikimi gibi bulguları net olarak gösterebilir.

blank

Peritonit tedavisi, altta yatan neden, hastanın genel durumu ve enfeksiyonun yaygınlığına bağlı olarak acil ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Öncelikle hemodinamik stabilizasyon sağlanmalıdır. Hipotansiyon ve hipovolemi durumunda intravenöz sıvı replasmanı yapılır, gerekirse vazopressörler uygulanır ve idrar çıkışı takibi için kateter yerleştirilir. Antibiyotik tedavisi mümkün olan en kısa sürede başlanmalıdır. Gram-pozitif, gram-negatif ve anaerobik mikroorganizmalara etkili geniş spektrumlu antibiyotikler tercih edilir. Piperasilin-tazobaktam, meropenem veya imipenem gibi ilaçlar yaygın olarak kullanılır ve tedavi süresi genellikle 7-14 gündür.

Primer peritonit durumunda genellikle antibiyotik tedavisi yeterlidir, ancak altta yatan asit sıvısının drenajı için parasentez gerekebilir. Sekonder peritonitte, perfore organın onarılması, enfekte dokuların temizlenmesi veya apselerin drenajı için cerrahi müdahale gereklidir. Acil laparotomi veya laparoskopi tercih edilen yöntemlerdir. Tersiyer peritonit durumunda ise tekrarlayan cerrahi girişimler gerekebilir. Enfekte sıvının drenajı, minimal invaziv perkütan drenaj veya cerrahi yöntemlerle sağlanabilir.

Sepsis veya çoklu organ yetmezliği gelişen hastalar yoğun bakım desteği almalıdır. Solunum sıkıntısı olan hastalarda mekanik ventilasyon gerekebilir ve akut böbrek hasarı durumunda diyaliz uygulanabilir. Barsak fonksiyonları düzelene kadar total parenteral beslenme sağlanabilir, ardından erken dönemde enteral beslenme başlanmalıdır. Tedavi sürecinde hastanın klinik durumu, enfeksiyon belirteçleri ve radyolojik bulguları yakından izlenmelidir.

Altta yatan hastalıkların yönetimi, nüksü önlemek için önemlidir. Örneğin, perfore ülser veya divertikülit gibi durumların uzun vadeli tedavisi planlanmalıdır. Erken müdahale ve doğru yönetim stratejileri ile peritonit tedavisinde başarı oranı artırılabilir. Ancak tedavide gecikme, mortalite oranlarını önemli ölçüde yükseltebilir.

blank

Peritonit genellikle altta yatan ciddi bir durumun (örneğin perforasyon, apandisit, divertikülit, pankreatit) belirtisidir. Cerrahi konsültasyon genellikle gereklidir ve şok bulguları varsa hızlı resüsitasyon ve tedavi önemlidir. Peritonit tanısında zamanlama kritik olup, geç kalınması mortalite oranını artırabilir.

blank

Peritonitin prognozu, altta yatan neden, hastanın genel durumu, tanı ve tedaviye başlanma zamanı gibi birçok faktöre bağlıdır. Peritonit, acil bir durum olarak kabul edilir ve tedavide gecikme, mortalite ve morbidite oranlarını artırır.

Erken Tedavi ile Prognoz:

  • Erken tanı ve uygun tedavi (antibiyotik, cerrahi girişim) ile peritonitin prognozu önemli ölçüde iyileştirilebilir.
  • Enfeksiyonun kontrol altına alınması ve hemodinamik stabilitenin sağlanması, komplikasyonları önlemek için kritik öneme sahiptir.
  • İlk 24 saat içinde tedavi başlatılan hastalarda iyileşme oranları oldukça yüksektir.

Olumsuz Prognostik Faktörler:

  • Altta Yatan Durumlar: Perfore bağırsak, mezenter iskemi veya pankreatit gibi durumlar daha kötü bir prognozla ilişkilidir.
  • Yaş ve Komorbiditeler: Yaşlı hastalar ve diyabet, malignite, böbrek veya karaciğer yetmezliği gibi kronik hastalıkları olanlarda mortalite oranı yüksektir.
  • Sepsis ve Şok: Peritonit sepsise veya septik şoka yol açarsa, mortalite oranı %50’ye kadar çıkabilir.
  • Geç Tanı: Tedavide gecikme, özellikle perforasyon sonrası gelişen peritonit durumlarında, mortaliteyi artırır.

blank

  • Abse Oluşumu: Tedavi edilmeyen enfeksiyonlar, karın içinde apselere neden olabilir.
  • Sepsis ve Çoklu Organ Yetmezliği: İleri peritonit vakalarında sık görülen komplikasyonlardır.
  • İleus ve Barsak Nekrozu: İleri enfeksiyon ve inflamasyonun sonucu olarak gelişebilir.
  • Postoperatif Komplikasyonlar: Cerrahi müdahale sonrası enfeksiyon, yapışıklıklar ve fistül gelişimi riski vardır.

blank

  • https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK448208/
  • https://emedicine.medscape.com/article/180234-overview?form=fpf

blank

Akut Batın Acil Yaklaşım

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz