Pilonidal sinüs, genellikle sakrokoksigeal bölgede gluteal yarıkta kendini gösteren ve oldukça yaygın görülen bir hastalıktır. Akıntılı bir sinüs veya apse ile ortaya çıkar. Etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, son yıllarda hastalığın edinsel olduğu kabul edilmektedir ve kronik bir seyir izlemektedir.
- Pilonidal sinüs hastalığının etiyolojisi, konjenital ve edinsel olmak üzere iki farklı teori ile açıklanmıştır.
İntergluteal bölgede bulunan
- Hiperemi
- Hassasiyet
- Şişlik
- Ağrı
- Apse
- Akıntı
gözlemlenir.
Gluteal ve perianal bölgenin aşırı hassasiyeti nedeniyle apselerin anestezi altında drenajı önerilmektedir. Acil durumlarda yapılan bu müdahale tek başına küratif olabilmektedir. Ancak semptomatik olgularda cerrahi tedavi ve takip genellikle gereklidir.
Günümüzde pilonidal sinüs hastalığının tedavisinde temel cerrahi yaklaşım, hastalıklı
bölgenin tamamen eksize edilmesi ve oluşan defektin değişik tekniklerle kapatılmasından
ibarettir. Acil servise başvuran hastalarda ise tedavi hastalığın semptomatik olup olmamasına ve komplikasyonların varlığına göre farklı yaklaşımlar benimsenir. Tedavi genellikle enfekte dokunun kontrol altına alınması ve cerrahi işlemleri içerir.
Apse Drenajı:
Apse oluşmuş hastalarda acil drenaj gereklidir. Enfeksiyon apse formuna dönüştüğünde ve yetersiz drenaj olduğunda, radikal bir cerrahi öncesi lezyonun hemen insizyon ve drenajı yapılarak inflamasyonun gerilemesi sağlanmalıdır. Akut pilonidal apsenin ayaktan lokal anestezi ile insizyon ve drenajı konusunda görüş birliği mevcuttur. Apsenin haç şeklinde insizyon ve insizyonun köşelerinden yapılan küçük eksizyonlarla yeterli drenaj sağlanır. Apse duvarının küretaj edilip edilmemesi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda bu tedavinin kür oranı %76 olarak bildirilmiştir. Ek olarak, basit drenaja göre drenaj ve küretajın birlikte uygulanmasının semptomların daha hızlı gerilemesini sağladığı bilinmektedir. Bazı klinisyenler apseyi kesmek yerine püy aspire etmeyi ve antibiyotik vermeyi tercih etmektedir. Antibiyotikler küçük apselerin çözülmesini sağlayabilir ancak büyük apselerde genel olarak önerilemez.
Antibiyotik
Pilonidal abselerde tespit edilen baskın mikroorganizmalar arasında karışık anaerobik türler (%61.6), ardından deri florası (%20) gelmektedir. Özellikle, vakaların %13.4’ünde mikroorganizma büyümesi gözlemlenmemektedir. Metronidazol, anaerobik organizmalara karşı klasik seçim olmaya devam ederken, deri florası, ağırlıklı olarak streptokok ve stafilokoklar tarafından oluşturulmuş olup, penisilin veya sefalosporinle etkin bir şekilde tedavi edilebilir. Ko-amoksiklav, her iki organizmayı da kapsayacak bir alternatif sunar.
Topikal Antibiyotik Kullanımı
Topikal antibiyotik rejimlerinin pilonidal hastalık tedavisindeki kullanımı ile ilgili sınırlı ve çelişkili veriler bulunmaktadır. Topikal antibiyotikler, özellikle ciddi selülit, altta yatan immünosupresyon veya sistemik hastalık varlığında, sınırlı kanıtlara rağmen tamamlayıcı bir tedavi olarak düşünülebilir.
TEDAVİ
Cerrahi Olmayan Tedavi / Cerrahi Olmayan Yardımcı Yöntemler
- Gluteal kleft ve çevresindeki deriden kıl temizliği, tıraş veya lazer epilasyon yöntemiyle yapılabilir ve apse bulunmayan akut ve kronik pilonidal hastalıkların hem birincil hem de yardımcı tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.
Öneri Derecesi: Düşük kaliteli kanıtlara dayanan zayıf öneri, 1C. - Apse bulunmayan akut veya kronik pilonidal hastalığı olan hastalarda fenol uygulaması, hızlı ve kalıcı iyileşme sağlayabilen etkili bir tedavi yöntemidir.
Öneri Derecesi: Orta kaliteli kanıtlara dayanan güçlü öneri, 1B. - Apse bulunmayan kronik pilonidal hastalığı olan hastalarda fibrin yapıştırıcı, pilonidal hastalığın primer veya yardımcı bir tedavisi olarak etkili olabilir.
Öneri Derecesi: Orta kaliteli kanıtlara dayanan zayıf öneri, 2B. - Pilonidal hastalık cerrahisinde profilaktik intravenöz ve topikal antibiyotik kullanımının değeri net değildir. Kullanımları bireysel olarak değerlendirilmelidir.
Öneri Derecesi: Orta kaliteli kanıtlara dayanan zayıf öneri, 2B.
- xx
- xx
I-Augmentin® 1gr BID DIB (amoksisilin + klavulanik asit) s:2×1
- Hafif orta şiddetli vakalarda günde günde 2 defa, şiddetli vakalarda günde 3 defa önerilmelidir.
II-Terramycin® Deri Kremi DIB (oksitetrasiklin) S:3×1
- Cilt özenli bir şekilde temizledikten sonra steril bir gazlı bez üzerine konulan merhemi
hasta bölgeye günde en az 2-3 kez uygulanmalıdır. Merhemi tedavi edilen cilt
yüzeyi ile sürekli temas halinde bulunmalıdır.
III- Dolorex® 50mg tablet DIB (Diklofenak potasyum) S:2×1
- Ağrı kesici ve antiinflamatuar özelliklerinden dolayı reçete edilir.
- Tavsiye edilen başlangıç dozu günde 100-150 mg’dır. Daha hafif vakalarda, günde 75-100 mg genellikle yeterlidir.
- Apse oluşmuş hastalarda acil drenaj gereklidir.
L05 | Pilonidal kist |
L05.0 | Pilonidal kist, apseli |
L05.9 | Pilonidal kist, apsesiz |
L08 | Derinin ve derialtı dokunun diğer lokal enfeksiyonları |