Oral Kandidiyazis

0
4147
Oral kandidiyazis, insanlarda görülen en yaygın fungal enfeksiyon olup, oral
mukozanın yüzey epitelinde, çeşitli sistemik ve lokal faktörler nedeniyle kandida türlerinin oluşturduğu bir enfeksiyonudur. Halk arasında oral pamukçuk olarak ifade (moniliazis) edilir. Genellikle immün sistemin tam gelişmediği yenidoğan veya azaldığı yaşlılarda veya immün sistemi baskılanmış kişilerde görülür. Yenidoğanda gelişen pamukçuk (moniliazis) yazısına buradan erişebilirisiniz.

blank

Kandida sağlıklı bireylerin normal oral florasında bulunur; sağlıklı bebeklerin % 45-65’inde ve sağlıklı yetişkinlerin % 30-55’inde mevcut olduğu tahmin edilmektedir. Hem sağlıklı bireylerin oral mukozasında hem de oral kandidiazisli hastalarda görülen en yaygın kandida türü yapışma özelliğine ve daha fazla patojenite seviyesine bağlı olarak Candida albicans (C Albicans)’tır. C albicans, dimorfik bir mayadır, çevreye bağlı olarak hem iplikçik şeklinde hem de maya formlarında bulunabilir ve kandidiazis lezyonlarının % 80’inden faz lasından izole edilir.
Sağlıklı hastalarda, hastanın bağışıklık sistemi ve normal bakteri florası kandida gelişimini engeller. Kandidal türleri fırsatçı enfeksiyonlardır bir hastanın bağışıklığı bozulduğu durumlarda kandidiyazise neden olur. Genellikle immün sistemin tam gelişmediği veya azaldığı yenidoğan ve yaşlılarda, kanserli, HIV/AIDS gibi bağışıklığı baskılayan hastalıkla görülür. Bu bozulma lokal, oral kortikosteroid kullanımına sekonder olabilir. Tükürük bezi işlevinde bozulma veya hareketli protez kullanımına bağlıda görülebilir.
Mantarın aşırı büyümesi daha sonra bir psödomembran oluşumuna yol açar.  Kandida konakta yerleşip kolonizasyonunu gerçekleştirmek için sıklıkla epitelyal ve endotelyal hücrelere tutunmayı tercih eder ve salgıladığı çeşitli hydrolitic enzimler (aspartil proteinaz, fosfolipaz, lipaz, fosfomonoesteraz, hexozaminidaz) sayesinde patojenite gösterir. Genellikle, bu enzimlerin aktivite göstermesi için uygun ortamın asidik olması (pH<4) gerekmektedir. Ortam asidik olmadığında enzim salınımı olsa bile etkinliği görülmez.

Sonuç olarak, diyabet, takma dişler, steroid kullanımı, yetersiz beslenme, vitamin eksiklikleri ve son zamanlarda antibiyotik kullanımı gibi immün baskılama sıklıkla hastalığa yol açar.

blankOral kandidiyazis, ilk olarak 1838’de çocuk doktoru Francois Veilleux tarafından tanımlanan Candida albicans’ın ağız boşluğunun bir enfeksiyonudur. Oral kandidiyazis erkeklerde ve kadınlarda eşit olarak görülür. Tipik olarak yenidoğanlarda ve bebeklerde ve yaşlılarda görülür; yaşamın ilk haftasında nadirdir. Yaşamın dördüncü haftasında en sık görülür ve altı aydan büyük bebeklerde daha az görülür, muhtemelen konak bağışıklığının gelişmesine ikincildir. HIV’li hastaların %90’ından fazlasında hastalık süresince bir noktada oral kandidiyazis gelişir. Ayrıca sıklıkla astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığının önleyici tedavisinde reçete edilen inhale kortikosteroid kullanımına bağlıda görülebilir.blankblank

  • Candida albicans (en sık)
  • Candida glabrata
  • Candida tropicalis
  • Candida kruesi
  • Candida guillermondii
  • Candida lusitaniae
  • Candida parapsilosis
  • Candida pseudotropicalis
  • Candida stellatoidea

blank

Candida türleri, lezyonların %80’den fazlasından izole edilir. En yaygın olarak Candida albicans neden olur. Candida albicans, çevreye bağlı olarak hem hifal hem de maya formlarında bulunabilen dismorfik bir mayadır.

Non-albicans  Candida  türlerinin 80 yaş ve üzerindeki hastalarda genç hastalara göre daha sık kolonize olduğu gösterilmiştir.

Candida, bağışıklığı yeterli bireylerin normal oral mikroflorasının bir parçasıdır. Erişkinlerin yaklaşık %30-60’ı ve bebeklerin %45-65’i ağız boşluklarında kandida türleri taşır. Bu türlerin çoğu ağız boşluğunda patolojik bir popülasyondan ziyade kommensal bir popülasyon olarak yaşar.

blank

  • İlaçlar: Birçok farmakolojik ajan oral kandidazis oluşumunda predispozan faktör olarak yer alır. Bunların arasında geniş spektrum antibiyotikler, immünomodülatör ilaçlar ve kserojenik ilaçlar bulunmaktadır.
  • Kan diskrazisi ve  maligniteleri: Organ veya hematolojik maligniteler ve bu hastalıklarda kulanılan sitotoksik ilaçlar ile kemoterapi veya radyoterapi ile tedavisi, savunma mekanizmalarının bozulması ve sıklıkla oral kandidiazis gelişmesiyle ilişkilidir.
  • Diyet: Yetersiz protein alımı, demir, folik asit, folat, vitamin C, vitamin B12 eksiklikleri konak savunmasında azalmaya ve mukozal bütünlüğün kaybolmasına neden olabilir ve potansiyel olarak kandida enfeksiyonunu kolaylaştırır.
  • Endokrin Bozukluklar: Bazı çalışmalar diyabetli hastalarda kandida prevalansının arttığı gösterilmiştir.
  • İmmünolojik Bozukluklar: Fungal infeksiyonlar, özellikle de atrofik ve psödomembranöz kandidiazis, HIV enfeksiyonlu hastalarda yaygındır, HIV enfeksiyonu T yardımcı lenfositlerini etkileyerek bağışıklık yetersizliğine neden olur. Bu yüzden, HIV enfeksiyonu olan hastalar ikincil enfeksiyonlara, özellikle de fırsatçı C. albicans enfeksiyonlarına, daha yatkındır.
  • Kötü uyumlu protezler ve yetersiz oral hijyen
  • Tükürük ve miktarının değişikliği: Normal tükürük fizyolojisinde meydana gelen düzensizlikler, oral kandidiazis için bireylerde belirgin predispozan faktörleden biridir. Tükürük azlığı ve düşük tükürük pH ‘ı kandidalarının artışı ile direkt olarak ilişkilidir.
    Etanol ve kafein, tükürük akışı hızını azaltır ve oral kandidiazis patogenezinde rol oynar.

blank

  • Bebekler
  • Yaşlılar
  • HIV/AIDS gibi bağışıklığı baskılayan hastalıklar
  • Onkolojik Hastalar
  • Steroid Kullanımı
  • Antibiyotik Kullanımı
  • Yetersiz Beslenme

blank

Oral Kandidiyazis ağız boşluğunda beyaz veya eritematöz lezyonlar olarak görünebilir. Beyaz lezyonlar psödomembranöz veya hiperplastik lezyonlar olarak gelişir; eritematöz lezyonlar arasında akut ve kronik formlarda atrofik lezyonlar, açısal keilitis, median rhomboid glossitis ve lineer diş eti eritemi yer alır. Bu kategorilere dahil edilemeyen diğer nadir oral tipler keilokandidiyaz, kronik mukokutanöz kandidiyaz ve kronik multifokal kandidiyazdır.

blank

blank

Oral kandidiazisin sıklıkla dört formu gözlenmektedir. Bunlar;
  • Akut pseudomembranoz kandidiazis
  • Akut atrofik (eritematöz) kandidiazis
  • Kronik atrofik (eritematöz) kandidiazis
  • Kronik hiperplastik kandidiazis

 

Akut Psödomembranöz kandidiyazis

Halk arasında pamukçuluk adıyla anılır genellikle yenidoğanlarda , yoğun olarak beyaz ve çevreden hafif yüksek tabakalar, plaklar halinde görülür. Pamukçuk plakları kolay kopabilir ağızda kalan süt artıkları ile karışabilir ama kazınması sonrası yerlerinde kırmızı inflamasyonlu bir zemin olmaktadır. Sigara içen yetişkinlerde de lezyonun hafif ovalanmasıyla uzaklaştırılabilir. Plakların kolaylıkla uzaklaştırılabilir olması ise, oral mukozanın diğer beyaz plak görünümü ile karakterize patolojilerinden ayırt edilebilmesi açısından önem taşır.

Lezyonlar genellikle asemptomatiktir ve dil, labial ve bukkal mukoza, dişeti dokuları, sert ve yumuşak damak ve orofarenkste görülür. Semptomatik ise, hastalar ağızda yanma hissi, ağızdan kanama ve tat alma duyusunda değişiklik bildirirler.

blank

Akut Atrofik (Eritematöz) Kandidiazis
Genelde geniş spektrum antibiyotik tedavisinden sonra farklılaşan oral mikrofloranın sonucu olarak ortaya çıkar. Bununla birlikte, kortikosteroidler, HIV hastalığı, demir eksikliği anemisi, vitamin B12 eksikliği ve kontrolsüz diabetes mellitus gibi başka risk faktörleri de tanımlanmıştır. Oral mikroflorada mevcut bakteri türlerinin baskılanması sonucu, kandida türlerinin beslenmesi ve kolonizasyonu için uygun ortam oluşur. Buna ek olarak
steroid inhaler kullanan hastalarda da benzer etki görülmektedir. En yaygın olarak damak mukozasında görülür. Lezyonlar parlaktır, eritem ön plandadır ve iritanlara karşı hassastır. Ancak yanak mukozasında ve dil sırtında da gelişebilir. Düşük serum B12, folat, ferritin görülen hastalarla benzer olarak dilde parlak kırmızı görünüm oluşabilir.  Hastalar genellikle ağızda veya dilde yanma hissi nedeniyle başvururlar.
blank
Kronik Atrofik (Eritematöz) Kandidiazis
Protez stomatiti olarak da bilinen kronik atrofik kandidiyaz, protezlerin altındaki oral mukozanın lokalize eritemidir. Risk faktörleri temel olarak kötü yerleştirilmiş takma dişleri, takma dişlerin uzun süre kullanılması, takma dişlerini 24 saat takan hastalar ve kötü ağız hijyenini içerir.
Lezyonlar tipik olarak ödematöz ve eritematözdür ve protezle temas eden alanla sınırlıdır.
Çoğu kez cheilitis (keilitis) angularis (ragad, perleş) ile kombinedir ve genellikle de palatal sahada görülür. Bu lezyonun oluşumu protezlerin gece uyurken çıkartılmaması, protez-doku uyumu ve oral hijyenin zayıf olması ile yakından ilişkilidir.
Genellikle hasta asemptomatiktir, ancak ağızda ağrı veya ağızda yanma bildirebilir.
blank
Kronik Hiperplastik Kandidiazis

Hiperplastik kandidiyazis, genellikle bukkal mukozada, labial komissürlere kadar uzanabilen, hafifçe kabarık ve iyi sınırlı beyaz plaklar olarak kendini gösterir. Lezyonlar ayrıca nodüler veya benekli olabilir.  Oral pamukçuğun aksine, hiperplastik kandidiyazis kolayca silinemezler. Yoğun sigara içimi ile ilişkilidir ve tam iyileşme için sigaranın bırakılması gerekmektedir.

Hiperplastik kandidiyazis ciddi displazi veya maligniteye dönüşme potansiyeline sahiptir. Lökoplaki lezyonlarında kandida tutulumunun, kandidal olmayan lökoplakilere kıyasla malignite riskini arttırdığı gösterilmiştir.

blank

Medyan Rhomboid Glossit

Medyan rhomboid glossit, popülasyonun %1’inden daha azında görülen çok nadir bir oral kandidiyazis türüdür. Dil dorsumunun merkezinde, sirkumvallat papillanın önünde eşkenar dörtgen şeklinde eritematöz bir yama olarak kendini gösterir. Lezyonun görünümü filiform papillanın atrofisinden kaynaklanır. Sigarayla ve inhale steroidlerin kullanımı ile ilişkili olma eğilimindedir.

Dil lezyonunun tam karşısındaki damakta, “öpücük” lezyonu olarak bilinen ve sıklıkla immünsüpresyonu ifade eden eritematöz bir lezyon eş zamanlı olarak gelişebilir. Öpüşme lezyonu potansiyel bir HIV belirtecidir ve daha ileri araştırmalar yapılmalıdır.

blank

Angular Cheilitis

Ağzın bir veya her iki komissüründe eritematöz fissürlü yamalar olarak ortaya çıkar, ancak tipik olarak iki taraflıdır. Lezyonlar genellikle ağrılı ve ağrılıdır. Ağzın köşelerinde tükürük birikmesi nedeniyle nemli bir ortam, Candida büyümesini kolaylaştırır. Ancak Staphylococcus aureus  ve streptokok türleri de dahil olmak üzere bakteriler de lezyonlardan izole edilir. Protez takmak, dudakları yalamak, komissürleri ısırmak ve komissürlerde ve nazolabial kıvrım boyunca yüzün kırışması tükürük birikmesine katkıda bulunur. Keilitin etiyolojisiyle bağlantılı diğer faktörler arasında demir, folik asit, tiamin, riboflavin ve vitamin B12 eksiklikleri bulunur.

Lineer Diş Eti Eritemi

Lineer diş eti eritemi tipik olarak HIV hastalarında görülür ve hatta hastalığın nasıl ilerlediğini ortaya çıkarabilir. Bununla birlikte, durum sağlıklı çocuklarda da gelişebilir. Klinik olarak lezyon, bir veya daha fazla dişin dişeti kenarları üzerinde eritematöz bir çizgi veya bant olarak ortaya çıkar. Candida ve bakteriyel enfeksiyonlar gelişimine katılır.

blank

blank

Oral kandidiyazisin teşhisi genellikle klinik muayene, tıbbi öykü alma ve risk faktörlerinin değerlendirilmesine dayalı olarak klinik olarak konulur. Tanı, diğer durumlar hariç tutularak tipik lezyonun özellikleri bulunduktan ve lezyonun antifungal tedaviye yanıtı değerlendirilmesiyle konur. Antifungal tedavi etkisiz ise kültürler ve duyarlılık testleri yapılabilir. Ek olarak akut atrofik kandidiyaz ve kronik hiperplastik kandidiyaz premalign veya malign lezyonlarda tedaviye ek olarak bir biyopsi önerilir.

Kandidiyazın doğrulanmasına ek olarak, altta yatan bir bağışıklık baskılayıcı durumu teşhis etmek için test yapılması düşünülmelidir. Hastalara HIV, adrenal yetmezlik, yetersiz beslenme yetersizliği, steroid kullanımı ve diabetes mellitus gibi hastalıklar açısından test yapılabilir.blank

blank

Yüzeyden silinebilen beyaz lezyonlar
  • Psödomembranöz kandidiyazis
  • Kimyasal yanıklar
  • Sekonder sifilis
  • Difteri
Yüzeyden silinemeyen beyaz lezyonlar
  • Linea alba
  • Lökoödem
  • Lökoplaki
  • Aktinik şelitis
  • Liken planus
  • Nikotin stomatiti
  • Oral kıllı lökoplaki
  • Kandidal lökoplaki
  • Submuköz fibrozis
  • White sponge nevus
  • Lupus eritematozus
  • Konjenital diskeratozis
  • Herediter benign intraepitelyal keratozis
Beyaz-kırmızı lezyonlar
  • Coğrafik dil
  • Kandiyayazis
  • Liken planus
  • Aktinik şelitis
  • Nikotin stomatiti
  • Kimyasal yanık
  • Eritrolökoplaki
  • Radyasyon mukoziti
Beyaz-kremsi lezyonlar
  • Kandidiyazis (akut psödomembranöz tip)
Beyaz-sarı lezyonlar
  • Fordyce’s granülleri
  • Kıllı dil
  • Paslı dil
Beyaz-gri lezyonlar
  • Liken planus (hipertrofik tip)
  • Lökoödem
  • Beyaz süngerimsi nevüs
  • Coğrafik dil
Beyaz-pembe lezyonlar
  • Papillom
Beyaz-yeşil lezyonlar
  • Pakiyoniki konjenita

blank

Tedavi Candida türlerine odaklanır. Topikal antifungal tedavi, komplike olmayan oral kandidiyazis vakaları için birinci basamak tedavidir. Sistemik antifungal tedavi genellikle topikal tedaviye dirençli, topikal tedaviye tolerans göstermeyen ve sistemik enfeksiyon geliştirme riski yüksek olan hastalara uygulanır.

Hafif Şiddetli

Topikal antifungal tedavi ve ağız hijyeni önlemleri genellikle hafif oral kandidiyazı çözmek için yeterlidir. Mevcut topikal antifungal ilaçlar arasında nistatin, mikonazol, klotrimazol ve ketokonazol bulunur. Kusma ve ishale neden olduğu için mikonazolün ağızda kullanımı sınırlıdır.

Nistatin (Mikostatin® Damla), oral süspansiyon oral kandidiyazı tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan topikal bir antifungaldir. Hastalara iki hafta boyunca günde dört kez topikal nistatin ile ağızlarını çalkalamaları önerilir. Yan etkileri en yaygın olarak mide bulantısı, kusma ve ishali içerir.  Nistatin oral süspansiyondur (Mikostatin 100.000 I.U./ml oral süspansiyon 5ml) oral olarak günde dört kez (birkaç dakika çalkalanır ve sonra yutulur).

 Mikonazol %2 kremi (Micocare® %2 Krem), emziren kadınlarda oral kandidiyazı tedavi etmek için  kullanılır. Anne sütüyle beslenen bebeklerde akut psödomembranöz kandidiyazis tedavisi, anne tutulum belirtileri göstermese bile bebek ve annenin meme uçları için topikal antifungaller (%2 mikonazol) kullanılır. Bunun yanında annenin meme uçlarında da pamukçuk belirtileri görülürse, topikal tedaviye ek olarak anneye sistemik bir antifungal, tipik olarak flukonazol reçete edilir.

Orta Şiddetli

Orta ila şiddetli hastalık için, oral olarak 200 mg flukonazol, ardından 7 ila 14 gün boyunca günde bir kez oral olarak 100 mg önerilir. Emzirme döneminde flukonazolün güvenliğine ilişkin veriler güven vericidir.

Ağır Şiddetli

  • Dirençli olgularda günde bir kez 200 mg itrakonazol oral solüsyon 28  gün  veya üç gün boyunca günde iki kez 400 mg posakonazol süspansiyon, ardından toplam 28 gün boyunca oral olarak günde 400 mg ve günde iki kez vorikonazol 200 mg kullanımı önerilir.
  • Tek doz oral flukonazol 150 mg’ın ilerlemiş kanseri olan hastalarda etkili olduğu ve böylece ilaç yükünün azaltılmasına yardımcı olduğu gösterilmiştir.

**Oral azoller teratojeniktir ve ilk trimesterde mukozal kandidiyazı tedavi etmek için kullanılmamalıdır.

Bebeklerde Akut Psödomembranöz Kandidiyazis

Nistatin (Mikostatin® Damla), oral süspansiyon oral kandidiyazı tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan topikal bir antifungaldir. Bebek iki hafta boyunca günde dört kez topikal nistatin ile ağızlarını çalkalamaları önerilir. Yan etkileri en yaygın olarak mide bulantısı, kusma ve ishali içerir.  Nistatin oral süspansiyondur (Mikostatin 100.000 I.U./ml oral süspansiyon 5ml) oral olarak günde dört kez (birkaç dakika çalkalanır ve sonra yutulur). Anne tutulum belirtileri göstermese bile annenin meme uçları için topikal antifungaller (Mikonazol %2 kremi (Micocare® %2 Krem) önerilir. Meme uçlarında pamukçuk belirtileri görülürse, topikal tedaviye ek olarak anneye sistemik bir antifungal, tipik olarak flukonazol reçete edilir.

Angular Cheilitis

Angular keilitin tedavisi, antifungal ve steroid kremleri içerir. Mikonazol krem ​​önerilir ve lezyonlar tamamen düzeldikten sonra tedaviye on gün daha devam edilmelidir. Mikonazol krem, tek başına veya hidrokortizon ile kombine formülasyonunda endike olabilir. Eşlik eden oral lezyonlar eş zamanlı olarak tedavi edilmelidir. Diyet eksiklikleri de giderilmelidir.

Kronik Hiperplastik Kandidiyazis

Kronik hiperplastik kandidoz tedavisi, lezyonun derecesine bağlı olarak yedi ila on dört gün boyunca günde 50 mg flukonazol ve sigarayı bırakmayı içerir. Hastalar malign transformasyon riskinin farkında olmalıdır.

Şüpheli kronik hiperplastik kandidiyazis vakalarında, biyopsi almadan önce yedi gün boyunca sistemik antifungal tedavi reçete edilmesinin, Candida varlığının neden olduğu displaziden ziyade gerçek displaziyi tanımlamaya yardımcı olduğu gösterilmiştir.

Lineer Diş Eti Eritemi

Lineer dişeti eritem tedavisinde antifungal tedaviye ek olarak debridman, klorheksidin gargara ve hastaların uygun antiretroviral tedavi almasının sağlanması yer alır.

blank

blank

Daha fazla reçete bilgisine buradan erişebilirsiniz.

blank

Oral kandidiyaz için prognoz, uygun ve etkili tedavi alındığında oldukça iyidir. Genellikle nüks ettiğinde, bunun nedeni genellikle annenin veya hastanın tedaviye uyumunun zayıf olmasıdır.

blank

  • https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/818509
  • https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK545282/
  • https://www.researchgate.net/publication/348908239_AGIZ_MUKOZASINDA_MANTAR_ENFEKSIYONLARI

blank

Pamukçuk (Moniliazis)

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz