Alt Gastrointesinal Sistem Kanamaları

0
605

Gastrointestinal (GI) kanama, ağızdan anüse kadar gastrointestinal sistemde meydana gelen herhangi bir kanamayı tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Treitz ligamentinin distalinde meydana gelen herhangi bir kanama alt GİS kanaması olarak tanımlanır. Bu durum az miktarda kanamadan masif kanamaya kadar değişebilir.

blank

blank

blank

Akut üst gastrointestinal kanama genellikle hastanın acil olarak doktora başvurmasına neden olan dramatik belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler arasında hematemez, melena, hematokezya veya hızlı kan kaybına bağlı diğer semptomlar yer alır.

  • Hematemez: Kan kusma anlamına gelir. Parlak kırmızı renkteki kan, pıhtı parçaları veya kahve telvesi görünümündeki kusmalar hematemez olarak tanımlanır.

blank

  • Melena: Siyah, katran gibi cıvık ve kötü kokulu dışkılama durumudur.

blank

  • Hematokezya: Parlak kırmızı veya şarap rengi (‘maroon’) kanın makattan çıkmasıdır.

blank

Bağırsaklara giren kanın dışkı ile atılan rengini; kanamanın yeri, hız ve miktarı, bağırsak transit hızı ve dışkı ile karışma oranı belirler. Ayrıca, lümene dökülen kan miktarı arttıkça bağırsak transit hızı da artar. Bu nedenle, bağırsak pasajının hızlandığı masif üst gastrointestinal kanamalarda, özellikle kan pıhtısı veya şarap rengi tarzında, hematokezya görülebilir.

Oransal olarak az olmakla birlikte, bazı ciddi gastrointestinal kanamalı hastalar, açık kanama bulguları olmaksızın, kan hacmi kaybı ve anemiye bağlı belirtilerle başvurabilirler. Bu belirtiler arasında halsizlik, dispne (nefes darlığı), senkop (bayılma), solukluk, angina (göğüs ağrısı), soğuk terleme, bilinç bulanıklığı, ajitasyon ve genel solukluk yer alabilir.

blank

Alt gastrointestinal sistem (GİS) kanamaları üç ana tipe ayrılabilir: masif, orta ve gizli kanama. Bu kanama tipleri farklı klinik prezentasyonlar ve etiyolojilerle karakterizedir.

blank

Masif Alt GİS Kanama

  • Klinik Prezentasyon:
    • Genellikle birden fazla tıbbi sorunu olan 65 yaş üstü hastalarda görülür.
    • Hematokezya (parlak kırmızı rektal kanama) şeklinde kendini gösterir.
    • Hemodinamik olarak dengesizdir: Sistolik kan basıncı ≤ 90 mmHg, nabız < 100 atım/dk, azalmış idrar çıkışı.
    • Laboratuvar sonuçları hemoglobinin 6 g/dl veya daha düşük olduğunu gösterir.
  • Etiyoloji:
    • Divertikülozis
    • Anjiyodisplaziler
  • Mortalite:
    • Ölüm oranı %21’e kadar çıkabilir.

Orta Dereceli Alt GİS Kanama

  • Klinik Prezentasyon:
    • Her yaşta görülebilir.
    • Hematokezya veya melena (siyah, katran benzeri dışkı) şeklinde ortaya çıkar.
    • Hemodinamik olarak genellikle stabildir.
  • Ayırıcı Tanı:
    • Neoplastik hastalıklar
    • Enflamatuar hastalıklar
    • Enfeksiyöz hastalıklar
    • Benign anorektal hastalıklar
    • Konjenital hastalıklar

Gizli Alt GİS Kanama

  • Klinik Prezentasyon:
    • Her yaştaki hastada görülebilir.
    • Mikrositik hipokromik anemi (kronik kan kaybına bağlı) laboratuvar çalışmaları ile saptanır.
    • Hastalar tipik olarak iyi görünür ve hemodinamik olarak stabildir.
  • Ayırıcı Tanı:
    • Enflamatuar hastalıklar
    • Neoplastik hastalıklar
    • Konjenital hastalıklar

blank

Alt GİS kanamaları oldukça yaygındır ve majör GİS kanama ile başvuran tüm hastaların %20 ila %30’unu oluşturur. İnsidans yaşlı hastalarda ve birden fazla ilaç veya çoklu ilaç kullanan hastalarda daha yüksektir. Alt Gİ kanamaların yaklaşık %80 ila %85’i ileoçekal valfin distalinden kaynaklanırken, yalnızca %0,7 ila %9’u ince bağırsaktan kaynaklanır. Geri kalan vakalar genellikle üst GİS kanalda başlar. Bu hastalar genellikle hızlı kanama, melena veya rektumda parlak kırmızı kan ile başvururlar.

blank

Alt gastrointestinal sistem (GİS) kanamalarının etiyolojisi, klinik prezentasyonları ve yönetimi açısından dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır:

Divertiküler Hastalık

  • Prevalans:
    • Alt GİS kanamaların %40’ından fazlasını oluşturur.
    • Özellikle yaşlı hastalarda, 80 yaş üzeri, kronik kabızlığı olan ve kolon hareketliliği değişmiş hastalarda daha yaygındır.
  • Klinik Prezentasyon:
    • Genellikle ağrısız hematokezya (parlak kırmızı rektal kanama) şeklinde ortaya çıkar.
    • Sol kolon daha sık etkilenir.
  • Yönetim:
    • Kanamalar genellikle tekrarlar, bu nedenle erken teşhis ve yönetim zorunludur.

Üst GİS Kaynaklı Kanamalar

  • Prevalans:
    • Masif alt GİS kanaması olan hastaların yaklaşık üçte birinde üst GİS kaynaklıdır.
    • Özellikle peptik ülser hastalığı belirtileri veya yakın zamanda NSAİİ kullanımı olan hastalarda daha yaygındır.

İskemik Kolit

  • Prevalans:
    • Alt GİS kanamaların %20’sinde görülür.
    • Yaşlılarda daha yaygındır.
  • Klinik Prezentasyon:
    • Azalmış kalp debisi, vazospazm veya aterosklerotik hastalık nedeniyle kolona mezenterik akımın azalması sonucu ortaya çıkar.
    • Trombotik olmayan nedenler genellikle splenik fleksurayı etkiler.
  • Yönetim:
    • Trombotik olmayan hastalık süreçleri genellikle hidrasyon ve cerrahi olmayan müdahaleler ile düzelir.
    • Tıkayıcı veya tromboembolik olaylar mezenterik anjiyografi ile hızla değerlendirilmelidir.
    • Mezenterik iskemisi olan hastalar radyografik ve/veya cerrahi değerlendirme ve müdahale gerektirir.

Diğer Nedenler

  • Anorektal Hastalıklar:
    • 50 yaşından genç hastalarda en yaygın neden hemoroidlerdir.
  • İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı (İBH) ve NSAİİ Kullanımı:
    • Alt GİS kanamalarda sorgulanmalıdır.
  • Vasküler Ektaziler:
    • Çekum ve çıkan kolonda düz, kırmızı mukozal lezyonlar.
    • Alt GİS kanamaların %10’unu temsil eder.
  • Polipektomi Sonrası Kanama:
    • 1 cm’den büyük polipi olan 65 yaş üstü hastalarda daha yaygındır.
    • Kanama genellikle kendi kendini sınırlar ancak işlemden sonra bir haftaya kadar gecikebilir.

Genel Bilgiler

  • Kendi Kendine Durma Oranı:
    • Alt GİS kanamaların %80’inden fazlası kendiliğinden durur.
  • Mortalite:
    • Genel mortalite %2 ila %4 arasındadır.

blank

Alt GİS kanamaları ile başvuran hastalar farklı semptom ve bulgulara sahip olabilir. Bu nedenle kapsamlı bir öykü alınması gereklidir. Hastalar hafif kanamadan masif kanamaya kadar farklı belirtilerle başvurabilir. Öyküdeki önemli ayrıntılar, ilişkili semptomlar varsa kanamanın tekrarlayan mı yoksa sporadik mi olduğunu ve antiplateletler, antikoagülanlar ve NSAID’ler dahil olmak üzere hastanın ilaçlarının ayrıntılı bir biçimde sorgulanmalıdır. Ailede kolon kanseri veya inflamatuar bağırsak hastalığı (IBD) öyküsü ayrıca sorgulanmalıdır. Ayrıca etiyoloji açısından yönlendirebilecek semptomlar ve şikayetler gözden kaçırılmamalıdır (örneğin ağrısız hematokezya divertiküler kanamaya, bağırsak alışkanlıklarında değişikliğin eşlik etmesi maligniteye, abdominal ağrı kolite işaret edebilir).

Alt GİS kanama ile başvuran tüm hastalarda karın muayenesi ve rektal muayene yapılmalıdır. Karın muayenesinde nedene bağlı olarak hassasiyet, distansiyon veya kitle görülebilir. Rektal muayenede hem kanamanın türü hem de hemoroid gibi anorektal patolojiler değerlendirilmelidir. Çalışmalarda sol kolon kanamasının parlak kırmızı olma eğiliminde olduğu, sağ kolon kanamasının ise genellikle kestane rengi olduğunu ve pıhtılarla birlikte olabileceği ortaya konmuştur. Ancak pratikte, rektum başına parlak kırmızı kan, hızlı ve masif olan sağ taraf kanamalarında da görülebilir.

Alt GİS kanamasının akut olarak geliştiği hastalar normositik eritrositlere sahip olmalıdır. Mikrositoz ve anizositoz, demir eksikliği anemisi ile uyumlu kronik kanamayı işaret edebilir. Akut üst GİS kanamalı hastaların aksine, akut alt GİS kanamalı ve renal perfüzyonu normal olan hastalarda kan üre nitrojeni (BUN)/kreatinin oranı <20 olmalıdır. Volüm kaybı, ortostatik veya supin hipotansiyonu olan hastalarda üst GİS kanaması olma ihtimali, alt GİS kanaması olma ihtimalinin iki katıdır. Abdominal ağrı varlığı, inflamatuvar bir durumun varlığına işaret edebilir ve iskemik veya enfeksiyöz kolit veya peptik ülser düşündürmelidir.

GİS kanaması olan hastalar oldukça hızlı bir şekilde dekompanse olabileceğinden, alt GİS kanama ile başvuran tüm hastalar hızlı bir şekilde triyajlanmalı ve değerlendirilmelidir. Acil resüsitasyonlarda olduğu gibi, öncelikle hastanın hava yolu ve solunum durumu değerlendirilmelidir. Hastanın hava yolu ile ilgili bir endişe varsa, önce kesin bir hava yolu sağlanmalıdır. Hasta hava yolunu koruyorsa ancak önemli miktarda melena veya şok belirtileri varsa, bu hastalar hızla dekompanse olabileceğinden yakınlarda bir hava yolu kurulmalıdır.

Hematokezya ile başvuran hastalarda üst GİS kanama odağı varlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bir çalışmada, hematokezya ile başvuran hastaların %10-15’inde kanama odağı Treitz ligamanı proksimalinde tespit edilmiştir. Şiddetli kanama varlığında odağın üst GİS kaynaklı olabileceği öncelikle düşünülmelidir. Çalışmalar, hemodinamik instabilite, ortostatik hipotansiyon ve BUN/kreatinin oranının >20 olmasının üst GİS kanaması açısından anlamlı olduğunu göstermiştir. Öte yandan gaitada kan pıhtılarının görülmesi üst GİS kanama odağı olasılığını azaltmaktadır.

blank

Alt GİS kanaması olan hastalarda yapılması gereken laboratuvar testleri şunlardır:

  • Tam Kan Sayımı (CBC): Hemoglobin, hematokrit, lökosit ve trombosit seviyelerini değerlendirmek için kullanılır.
  • Elektrolit Değerlendirmesi: Sodyum, potasyum, klor, bikarbonat seviyelerinin kontrolü.
  • Karaciğer Fonksiyon Testleri: AST, ALT, ALP, bilirubin düzeylerini değerlendirmek.
  • Laktat Seviyeleri: Doku perfüzyonunu ve hipoperfüzyonu değerlendirmek için.
  • Koagülasyon Çalışmaları: INR, PT, aPTT, özellikle koagülopatiye neden olabilecek ilaçlar kullanılıyorsa.
  • Kan Gazı: Asit-baz dengesi ve oksijenasyon durumu için.
  • Geniş Biyokimya Paneli: Böbrek fonksiyonları, proteinler ve diğer biyokimyasal parametreleri değerlendirmek için.
  • INR: Koagülasyon durumunu değerlendirmek için.

blank

  •  Öykü ve Fizik Muayene:
    • Hastanın tıbbi geçmişi, semptomları ve fizik muayenesi, kanamanın kaynağını belirlemede ilk adımdır.
  • Endoskopi ve Kolonoskopi:
    • Alt GİS kanamanın en yaygın tanısal yöntemidir.
    • Kolonoskopi, kanama kaynağını belirlemek ve gerektiğinde tedavi sağlamak için kullanılır.
  • Radyolojik Değerlendirme:
    • Hasta kolonoskopi için yeterince stabil değilse düşünülmelidir.
    • BT anjiyografi (CTA), nispeten noninvaziv, hızlı ve yaygın olarak kullanılabilir. 0.3 mL/dak ila 0.5 mL/dak’dan daha yüksek kanama hızlarını tespit edebilir. Ancak duyarlılığı nispeten düşüktür (%85).
  • Kateter Anjiyografi:
    • Kolonoskopiyi tolere edemeyen veya tekrarlayan kanaması olan hemodinamik instabilitesi olan hastalar için ayrılmıştır.
  • Radyonüklid Görüntüleme:
    • Kırmızı kan hücrelerini etiketlemek için Teknesyum (99mTc) bazlı izleyiciler kullanır ve az miktarda aralıklı kanamayı tespit etmede yardımcı olur.
    • 99mTc’nin yarı ömrü uzundur, bu nedenle ardışık görüntüleri değerlendirmek için tarama 24 saatlik bir süre içinde birkaç kez tekrarlanabilir.
  • Cerrahi Müdahale:
    • Radyolojik ve endoskopik prosedürler başarısız olursa gerekebilir.
    • Hastanın tanısal değerlendirmesinin erken safhalarında bir kolorektal cerraha danışmak en iyisidir, çünkü bu hastalar oldukça hızlı bir şekilde kararsız hale gelirler.

blank

  • Anorektal apse
  • Kolit
  • Kolon kanseri
  • Kolon polipleri
  • Crohn hastalığı
  • Divertikülit
  • Endometriozis
  • İnflamatuvar bağırsak hastalığı
  • İntussusepsiyon
  • Meckel divertiküliti

blank

Gastrointestinal sistem (GİS) kanamaları, hayatı tehdit edebilecek potansiyele sahip ciddi bir durumdur ve bu hastalarda ilk yaklaşım, hemodinamik stabiliteyi sağlamaktır. GİS kanamalı hastaya oksijen desteği sağlanırken yüz maskesi yerine nazal kanül takılarak takip edilmeli ve 18G kanül ile iki geniş periferik damar yolu açılmalıdır. Başvuru esnasındaki hematokrit değerleri, plazmanın ve kanın şekilli elemanlarının birlikte kaybedilmesi nedeniyle belirgin olarak düşmemiş şekilde görülebilir. Ancak, sonraki 24 saat içinde hem ekstravasküler sıvı hacminin intravasküler alana geçmesiyle hem de verilen intravenöz sıvıların dilüsyon etkisiyle hematokrit ve hemoglobin düşüşü gözlenebilir. Yüksek miktarda resüsitasyon sıvısı, hemoglobin düzeylerini yanıltıcı derecede düşük gösterebilir. Akut kanamalarda hematokrit düşüşünün erken dönemde gerçek durumu yansıtmayabileceği unutulmamalı ve kanama şüphesi taşıyan tüm vakalar ciddiyetle değerlendirilmelidir.

Hastanın stabilizasyonu sağlandıktan sonra, altta yatan organ perforasyonu şüphesi varsa ayakta düz batın grafisi çekilebilir. Özellikle immünsüpresif tedavi alan hastalarda, hafif abdominal semptomlar bile serbest hava varlığı ile tanınabilecek perforasyon varlığına işaret edebilir.

Sıvı Desteği

Aktif kanaması olan hastalara kan transfüzyonu gerekliliği değerlendirilirken intravenöz sıvı da verilmelidir. İlk tercih serum fizyolojik veya ringer laktat olmalıdır. Gerekli sıvı replasmanı, şu formülle hesaplanabilir:

Gerekli replasman hesabı:
= kg cinsinden ağırlık X 0.6 (sudan oluşan yağsız vücut ağırlığı) X %volüm kaybı

Sıvı yüklenmesi riski olan hastalar, yakın ve invaziv monitörizasyon açısından değerlendirilmelidir. Sıvı resüsitasyonuna yanıtsız kan basıncı olması durumunda sıvı miktarı artırılmalı ve endoskopi veya anjiyografi gibi girişimsel işlemler ivedilikle değerlendirilmelidir.

Kan Transfüzyonu

Eritrosit süspansiyonu transfüzyonunun gerekliliği her hastanın klinik durumuna göre değerlendirilmelidir. Genç ve komorbiditesi bulunmayan hastalarda hemoglobin 7 g/dl’nin altına düşünceye kadar eritrosit süspansiyonu transfüzyonuna başlanmasının, eldeki verilere göre mortalite ve morbiditeye ek bir katkısı yoktur. Öte yandan yaşlı ve koroner arter hastalığı gibi komorbiditeleri bulunan hastalarda, eritrosit süspansiyonu desteği açısından hedef hemoglobin düzeyinin 9 g/dl’nin üzerinde tutulması gerekmektedir.

Yaşlı hastalarda hemoglobin değerini 9 g/dl’nin üzerinde tutmak hedeflenirken, bu hastalarda belirli bir yaş eşiği yoktur ve tedavi, komorbidite ve bireysel klinik özelliklere göre şekillendirilmelidir. Aktif kanayan ve hipovolemi gelişen hastalarda normal hemoglobin değerine rağmen transfüzyon gerekebilir. Aktif kanayan hastalarda hemoglobin düzeyinin 10 g/dl’nin altına düşmesiyle transfüzyona başlanması önerilmektedir.

Üst GİS kanaması olan hastalarla yapılan çalışmalarda, aktif kanama olmadığında hemoglobinin 7-8 g/dl aralığında tutulmasının mortalite sonuçlarına olumlu yansıdığı görülmüştür. İki litre kristaloid verilmesine rağmen resüsitasyon başarılı değilse transfüzyona başlanması önerilmektedir. Taşikardi, hipotansiyon, takipne, azalmış diürez veya santral sinir sistemi semptomları (anksiyete, konfüzyon vb.) yetersiz resüsitasyonu gösterebilir.

Nazogastrik Sonda

Kanamanın üst GİS kaynaklı olduğu düşünülen olgularda, hasta uygun şekilde resüsite edildikten sonra üst GİS endoskopisi yapılmalıdır. Üst GİS kanama odağı açısından anlamlı bulgusu olmayan hastalarda nazogastrik lavaj, üst GİS kanamasının varlığını belirlemek açısından yol gösterici olabilir. Ayrıca nazogastrik sonda, kolon temizliğine de kolaylık sağlar. Nazogastrik lavajda kahve telvesi ya da parlak kırmızı renkte kan görülmesi üst GİS kanaması varlığını gösterir. Ancak pilorik sfinkterin kapalı olması veya aktif kanamanın durmuş olması nedeniyle Treitz ligamanı proksimalinden olan kanama, lavajda belirlenemeyebilir. Lavajın safra içerikli gelmesi ise pilorun açık olduğunu ve Treitz ligamanı proksimalinde aktif kanama olmadığını gösterir. Lavajın anlamlı sonuç vermemesi ve üst GİS kanama odağı şüphesinin devam etmesi durumunda üst GİS endoskopisi yapılmalıdır.

Kolonoskopi

Üst GİS kanaması ekarte edildikten sonra kolonoskopi, alt GİS kanamalarında kanama odağını belirleme açısından ilk seçenektir. Kolonoskopi, alt GİS kanamalarında hem tanısal hem de tedavi edici bir araç olarak kullanılmaktadır ve hastaların %75’inden fazlasında kanamanın kaynağını doğru bir şekilde belirleyebilmektedir. Kolonoskopinin zamanlaması konusunda tartışmalar devam etse de, çoğu çalışma, kolonoskopinin hastanın bağırsak hazırlığını takiben, hastaneye yatıştan sonraki ilk 24 saat içinde yapılmasını önermektedir. Bu yaklaşım, kanamanın kaynağını hızla belirleyerek tedaviye yönelik müdahaleleri mümkün kılmaktadır.

Eğer hasta kolonoskopi için yeterince stabil değilse veya yoğun kanama nedeniyle kolonoskopinin yapılması riskli görülüyorsa, alternatif olarak diğer radyolojik değerlendirme yöntemleri düşünülmelidir.

Cerrahi 

Hemodinamik instabilitesi olan, 24 saat içinde 6 üniteden fazla kan transfüzyonu gerektiren veya resüsitasyon girişimlerine yanıt vermeyen hastalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Bu durumda, acil segmental rezeksiyon veya subtotal kolektomi gibi prosedürler uygulanabilir. Bu cerrahi yaklaşımlar, kanamanın kaynağını ortadan kaldırmayı ve hastanın durumunu stabilize etmeyi amaçlamaktadır.

Antiagregan veya antikoagülan kullanan hastalar:

Antiagregan veya antikoagülan kullanan hastaların yönetimi, her hastanın klinik durumuna göre şekillendirilmelidir. Uzamış protrombin zamanı (INR >1.5) ve azalmış trombosit sayısı (Plt <50,000) saptanan hastalarda taze donmuş plazma (TDP) ve trombosit transfüzyonuna başlanmalıdır. Aynı şekilde, bir saatte 3 üniteden fazla eritrosit süspansiyonu verilen hastalara da trombosit süspansiyonu ve TDP transfüze edilmelidir. INR 1.5-2.5 aralığında olan hastalarda antikoagülan veya antiagregan etkisini ortadan kaldıran ajanlara başlanmadan ya da bu ajanlar verildiği esnada endoskopik girişimle kanamaya müdahale edilebilir. Ancak INR >2.5 olan hastalarda invaziv işlem yapılmadan önce gerekli önlemler alınmış olmalıdır.

Kardiyovasküler komorbiditesi olan ve primer olarak asetilsalisilik asit (ASA) tedavisi alan hastalarda, bu tedavinin kesilmesi uygun görülen olguların komplikasyonsuz seyrettiği bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Yine de komplike olgularda bu tedaviye başlayan ilgili hekimle hastanın takiplerinin nasıl yapılacağı konsülte edilmelidir. Yüksek riskli kardiyovasküler hastalığı bulunan olgularda sekonder profilaktik ASA kullanımına devam edilmelidir. Son 90 günde akut koroner sendrom gelişen, son altı haftada metal kalp kapak replasmanı yapılan ya da son altı ayda ilaç salınımlı kapak replasmanı yapılan olgularda ikili antiagregan tedavi kesilmemelidir. Peptik ülser kanaması olan ve kardiyovasküler hastalık açısından yüksek riskli olgularda yapılan çalışmalarda ASA tedavisinin kesilmesinin artmış mortalite ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Antiagregan veya antikoagülan ilaçlar kesildikten sonra bu ilaçlara tekrar başlanması, hastadaki tromboz ve tekrar kanama riski değerlendirilerek yapılmalıdır.

Britanya Gastroenteroloji Topluluğu, bu konuyla ilgili bir çalışma yayınlamış ve elde edilen veriler ve klinisyen görüşleri doğrultusunda kanıt düzeyine ve klinik tecrübelere göre önerilerini sıralamıştır. Bu öneriler, antiagregan veya antikoagülan kullanan hastalarda kanama yönetiminin klinik durumlarına göre dikkatlice yapılmasını ve tedavi planının hastanın genel durumu ve kardiyovasküler risk faktörleri göz önünde bulundurularak şekillendirilmesini vurgulamaktadır.

blank

ABCD Değerlendirilmesi ve Stabilizasyon

  1. ABCD Değerlendirilmesi: Hava yolu, solunum, dolaşım ve nörolojik durum değerlendirilir.
  2. Stabilizasyon ve Monitörizasyon: Hastanın vital bulguları sürekli olarak izlenir ve stabilizasyon sağlanır.

Oksijen ve Damaryolu

  1. Oksijen Tedavisi: Gerektiğinde oksijen başlanır.
  2. Damaryolu Açılması: En az iki periferik büyük damaryolu (18 G yeşil veya gri branül) açılır.

Tetkikler ve Sıvı Tedavisi

  1. Laboratuvar Tetkikleri: Hemogram, biyokimya, kan gazı (glikoz, elektrolitler, BUN, kreatinin, AST, ALT, laktat), kanama paneli (PT, PTT, INR), kan grubu ve cross-match istenir.
  2. Oral Alımın Kesilmesi: Hastanın oral alımı kapatılır.
  3. Sıvı Tedavisi: İzotonik sıvı tedavisi başlanır.

Üst GİS Kanama Şüphesi

  1. Nazogastrik Lavaj: Kanamanın üst gastrointestinal sistemden kaynaklandığına dair destekleyici kanıt sağlamak amacıyla kullanılabilir.
  2. PPİ Başlanması: Üst GİS kanama şüphesi olan hastalara proton pompa inhibitörü (PPİ) başlanır.
  3. Aspirasyon Riski: Devam eden kusma ile aspirasyon riski nedeniyle non-invaziv pozitif basınçlı ventilasyondan (NIPPV) kaçınılır.

Transfüzyon ve Resüsitasyon

  1. Transfüzyon Gereksinimi: Hastanın klinik seyrine ve literatüre göre transfüzyonlar değerlendirilir.
  2. Hipovolemi Dereceleri:
    • Hafif-orta düzey hipovolemi (%10-15): İstirahat taşikardisi
    • Kan hacmi %20-25 kaybı: Ortostatik hipotansiyon (oturur pozisyondan ayağa kalkılınca arteriyel kan basıncında sistolik 20 mmHg, diyastolik 10 mmHg düşüş)
    • Kan hacminde %40 ve daha fazla kayıp: Supin pozisyonda hipotansiyon
  3. Transfüzyon:
    • Postural hipotansiyonu veya şok tablosu olan hastalara 4-6 ünite eritrosit süspansiyonu verilir.
    • Genç ve komorbiditesi olmayan hastalarda hemoglobin 7 g/dl’nin altına düşünceye kadar transfüzyon önerilmez.
    • Yaşlı hastalarda hemoglobin 9 g/dl’nin altına düşünceye kadar transfüzyon yapılması önerilir.
    • Aktif kanayan hastalarda hemoglobin 10 g/dl’nin altına düşerse transfüzyon yapılması önerilir.

blank

Literatürde, akut alt GİS kanaması olduğu düşünülen hastalarda komplikasyon gelişme riskini öngören çeşitli klinik bulgular tanımlanmıştır. Bu bulgular, hastalarda komplikasyon gelişme riskinin düşük veya yüksek olduğunu sınıflandırmaya yardımcı olabilir.

BLEED Kriterleri

BLEED kriterleri, GİS kanaması (üst veya alt) olan hastaların risk değerlendirmesinde kullanılır ve aşağıdaki faktörleri içerir:

  • B (Ongoing Bleeding – Devam Eden Kanama): Kırmızı kanlı kusma, nazogastrik tüpten kırmızı kan gelmesi veya rektumdan spontan kırmızı/kestane rengi kan geçişi.
  • L (Low Systolic Blood Pressure – Düşük Sistolik Kan Basıncı): Ortostatik okumalar hariç sistolik kan basıncının 100 mmHg’nin altında olması.
  • E (Elevated Prothrombin Time – Yükselmiş Protrombin Zamanı): Normalin 1,2 katından fazla olması.
  • E (Erratic Mental Status – Düzensiz Ruhsal Durum): Herhangi bir nedene bağlı olarak değişen bilinç düzeyi.
  • D (Unstable Comorbid Disease – Kararsız Komorbid Hastalık): GİS kanaması olmaksızın yoğun bakım ünitesine kabul gerektirecek başka bir hastalık sürecinin varlığı.

BLEED Kriterlerinin Değerlendirilmesi

Herhangi bir faktörün varlığı yüksek riskli olarak kabul edilir ve hastaların hastane içi komplikasyon riskinin önemli ölçüde daha yüksek olduğu gösterilmiştir. BLEED kriterlerini kullanırken, çalışıldığında neyin pozitif kriter olarak kabul edildiğini bilmek önemlidir. Aktif veya devam eden üst GİS kanama, kırmızı kanlı kusma veya nazogastrik tüpten kırmızı kan gelmesi olarak tanımlanırken, kahve telvesi şeklinde emezis veya nazogastrik aspirat aktif veya devam eden kanama olarak kabul edilmemiştir. Aktif alt GİS kanama, rektumdan kendiliğinden kırmızı veya kestane rengi kan geçmesi olarak kabul edilirken, oluşan kestane rengi veya siyah dışkı aktif kanama olarak kabul edilmemiştir. Düşük sistolik kan basıncı, hastanın sistolik kan basıncının ortostatik okumalar hariç 100 mmHg’nin altında olmasıdır. Protrombin zamanı normalin 1,2 katından fazla olduğunda yükselmiş olarak kabul edilir. İlaçlar gibi ikincil bir nedene atfedilebilse bile, bilinç değişikliğine dair herhangi bir belge varsa zihinsel durum düzensiz olarak kabul edilmiştir. Kararsız komorbid hastalık kriteri iyi tanımlanmamıştır ve GİS kanama yokluğunda yoğun bakım ünitesine kabulü gerektirecek başka bir hastalık sürecinin varlığı olarak kabul edilmiştir.

BLEED kriterlerinden herhangi birinin varlığı, yüksek riskli olarak kabul edilir ve hastaların hastane içi komplikasyon riskinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu gösterir. Bu kriterlerin dikkatle değerlendirilmesi, uygun müdahale ve yönetim stratejilerinin belirlenmesine yardımcı olabilir.

Yüksek risk açısından anlamlı bulgular şu şekilde sıralanabilir:

  • Hemodinamik Instabilite:
    • Arteriyel kan basıncı <100 mmHg
    • Dakikada nabız sayısı >100
    • Ortostatik hipotansiyon
    • Senkop
  • Persistan Kanama:
    • Kanamanın devam etmesi
  • Unstabil Komorbid Hastalık:
    • Mevcut komorbid hastalıkların instabil seyri
  • İleri Yaş:
    • Yaşlılık
  • Başka Bir Nedenden İnterne Edilen Hastada Kanama Gelişmesi:
    • Önceden mevcut bir hastalık nedeniyle hastaneye yatmış ve kanama gelişmiş olması
  • Divertikülozis veya Anjiyodisplazi Öyküsü:
    • Divertiküller ya da anjiyodisplazi nedeniyle geçmişte kanama öyküsü bulunması
  • Aspirin Kullanımı:
    • Antiplatelet tedavi olarak aspirin kullanımı
  • Uzamış Protrombin Zamanı:
    • Kan pıhtılaşma süresinin uzaması
  • Hipoalbüminemi:
    • Kan albümin düzeyinin düşük olması
  • Batında Hassasiyet Olmaması:
    • Abdominal palpasyonda hassasiyetin olmaması
  • Diyare Olmaması:
    • İshalin mevcut olmaması
  • Hematokrit Oranı < %35:
    • Hematokrit oranının %35’in altında olması
  • Hematokrit Düzeyinde %20’den Fazla Düşüş:
    • Hematokrit düzeyinde %20 veya daha fazla düşüş
  • Kan Üre Azotunda Artış:
    • BUN (kan üre azotu) düzeyinde artış
  • Lökositoz/Lökopeni:
    • Lökositoz (yüksek beyaz kan hücresi sayısı) veya lökopeni (düşük beyaz kan hücresi sayısı)

blank

  • Hemodinamik instabilite (şok, ortostatik hipotansiyon)
  • Persistan kanama
  • Eşlik eden komorbid hastalığı

olan yüksek riskli hastalar resüsitasyon, yakın gözlem ve gerektiğinde hızla girişimsel işlem yapılabilmesi açısından yoğun bakımda takip edilmelidir. Yakın gözlem; kan basıncı, oksijen satürasyonu, üriner output ve kardiyak monitörizasyonun takibini içermelidir.  Bu hastaların dışında kalan olguların çoğunun takibi normal servis şartlarında yapılabilir.

blank

Genç, minimal rektal kanama, hemodinamik olarak stabil olgular Düşük riskli olarak belirlenen bazı hastalar yatırılmadan da takip edilebilirler

blank

Alt gastrointestinal sistem (GİS) kanaması ile başvuran hastaların %80-85’inde kanama spontan olarak durur. Genel mortalite oranı %2-4 arasında olup, bu oran üst GİS kanamalarına kıyasla daha düşüktür. Ancak divertiküler kanamalarda mortalite oranı daha yüksektir; birinci yılda %11 ve dördüncü yılda %20’ye kadar çıkabilmektedir.

Divertiküler kanamalı olguların %40’ında rekürren kanama görülürken, neredeyse tüm hastalar 4 üniteden daha az eritrosit süspansiyonu ihtiyacı duyarlar. Olgu kontrol çalışma verileri, nonsteroidal antiinflamatuar ilaç (NSAİİ) kullanımı ve hipertansiyonun divertiküler kanama için risk faktörleri olduğunu göstermiştir.

Divertiküller en yaygın olarak sol kolon bölgesinde görülse de, sağ kolon yerleşimli divertiküller kanama epizodlarının çoğundan sorumludur.

blank

  • https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK448126/
  • https://guncel.tgv.org.tr/journal/79/pdf/100621.pdf

blank

Gastrointestinal Sistem Kanamaları Genel Bakış

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz