At kestanesi (Aesculus hippocastanum) yollarda ve parklarda bulunan yaygın bir ağaçtır. Meyvenin şekli yenilebilir kestaneye çok benzediği için yanlışlıkla tüketildiklerinde toksisiteye yol açabilir. Toksitite kestanesi tohumlarının içerisinde bulunan flavonoid grubuna ait birçok bileşiğin (aescin-escin) bir karışımı olan saponinlerden kaynaklanmaktadır. Toksisitesi vakalarının çoğu şiddetli değildir; bu nedenle, at kestanesi toksisitesi ile ilgili vaka raporları çok nadirdir. Genellikle oral alım sonrasında gastrointestinal semptomlar; bulantı, kusma raporlanmıştır. Kardiyak, hepatik ve pankreatik toksisiteyi vurgulayan raporlar ise çok azdır. Toksite dozu ile ilgili litaretürde bilgi bulunmamaktadır ama yapılan sıçan deneylerinde oral 2000 mg/kg’da escin tüm hayvanlar için öldürücü olurken, 300 mg/kg dozlarda fareler semptomatik olurken daha düşük 5,10 ve 20 mg/kg dozlarda semptom gözlemlenmemiştir.
At kestanelerindeki en aktif kimyasal bileşen, iki yapıdan oluşan aescin’dir: Triterpenoid saponinlerden α-aescin ve β-aescin. Ayrıca, kuersetin ve kaempferol gibi biyoflavonoidler ve proantosiyanidin A2, kumarinler fraxin ve aesculin gibi antioksidanlar içerirler . Tarihsel olarak, tohum özü romatizma, rektal şikayetler, ateş, hemoroid ve bacak krampları gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmıştır. Günümüzde at kestanesi tohumu ekstresi Avrupa’da kronik venöz yetmezlik, hemoroid, ameliyat sonrası ödem ve çeşitli cilt rahatsızlıklarının tedavisinde topikal olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, at kestanesi tohumu ekstresi, son yirmi yılda yayınlanan randomize kontrollü çalışmaların sonuçlarına dayanarak, venöz bozukluklar ve ödem için etkili bir tedavi olarak daha geniş kabul görmektedir.
Az miktarda at kestanesi tohumunun yanlışla veya merakla yutulması bile ciddi semptomlara yol açabilir. En yaygın semptomlar gastrointestinal rahatsızlıklardır. Hastalarda baş dönmesi, kaşıntı, ürtiker ve solunum sorunları da görülebilir. Gastrointestinal semptomlar genellikle yüksek dozlarda ortaya çıkar ve cilde uygulandığında ise akut anafilaktik reaksiyonlar oluşturabilir. Ciddi alımlarda pankreatik toksisite, hepatotoksisite ve atriyal fibrilasyona yol açan kardiyak toksisite gibi ciddi toksisiteler ortaya çıkabilir.
Olgular 01
Yanlışlıkla 8 yaşında erkek hasta yerde bulduğu 1 adet at kestanesi yemeye çalışmış ama acı bulmuş tükürmüş atmış. Hasta takibinde herhangi bir semptom görülmemiş.
Olgu 02
Yurt dışında oturan bir adam bir adam dört at kestanesini haşlayıp yemiş. Otuz dakika sonra yediği kastaneyi internetten araştırmış ve bunların at kestanesi olduğunu fark ederek Zehir Kontrol Merkezini aramış. Aradığı sırada midesinin rahatsız olduğunu ve biraz ekmek yediğini bildirmiştir. Zehir kontrol merkezi, at kestanelerinin mide ağrısı, bulantı, kusma veya ishale neden olmasının beklendiğini ve küçük yudumlarla su içilerek hafifçe seyreltilmesini tavsiye etmiş. Gecenin ilerleyen saatlerinde zehir kontrolü adamı kontrol etmiş ve semptomların sadece 4 saat sürdüğünü bildirmiştir.
Olgu 03
15 yaşında genç bir kız toz haline getirilmiş at kestanesi tohumlarının burun yoluyla almış ve sonrasında kusma, nefes darlığı, burun ve boğazda yanma ve senkop gibi semptomlar nedeniyle hastaneye başvurmuş. Laboratuvar testlerinde herhangi bir anormallik görülmemiş. Hastanede 2 gün kaldıktan sonra kadın subjektif ve objektif iyileşme ile evine taburcu edilmiştir.
At kestanesi tohumu ekstresi (HCSE) preparatları, venöz yetmezlik ve vasküler kırılganlığın tedavisi için halka arasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bilimsel literatür incelendiğinde, HCSE’nin plaseboya üstünlüğünü bulunamamıştır.
Tedavi yaklaşımı semptomatiktir. Hastalara alım sonrasında mide lavajı yapılması önerilir.
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC8743676/
- https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/02772248.2021.1996577