Atlas kırıkları çoğunlukla motorlu taşıt kazaları ve düşme sonrası meydana gelmektedir. Atlas kırıklarını ayrıntılı olarak değerlendirmek ve sınıflandırmak için bilgisayarlı tomografi (BT) her zaman gereklidir. Atlas kırıkları için kabul edilmiş tek bir sınıflandırma sistemi yoktur. Sık kullanılan sınıflandırmalar;
- Jefferson
- Landells-Van Peteghem
- Gehweiler
sınıflandırmasıdır. Kraniyoservikal bileşke yaralanmaları, izole ligaman, kemik yaralanması veya kombine ligaman ve kemik yaralanması olarak kategorize edilebilir. Genel olarak
kemik yaralanmalarında immobilizasyon ile iyileşme oranları yüksektir. Aksine, ligaman yaralanmalarında sadece immobilizasyon ile iyileşme oranları düşüktür. Bu durum izole atlas kırıklarının tedavisinin temelini oluşturur. İzole atlas kırıklarının stabilitesini değerlendirebilmek için, transvers atlantal ligamanın bütünlüğünü manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirmek gerekir.
Çoğu atlas fraktürü stabildir ve ortezlerle immobilizasyon ile başarılı biçimde tedavi edilir. Transvers atlantal ligaman yaralanması ve atlantoksipital, atlantoaksiyel eklemlerin diziliminde bozulma gözlenen atlas kırıkları, instabil kabul edilerek cerrahi olarak tedavi
edilmelidir.
Atlas olarak da bilinen ilk servikal vertebra (C1), kraniyoservikal bileşkede oksiput ve servikal omurga arasında bir geçiş yapısı fonksiyonunu üstlenmektedir. Halka şeklinde yapısı, omurganın diğer seviyelerine oranla daha fazla hareket ve esneklik sağlar. Bu esnek yapı nedeni ile diğer omurga segmentlerinde oluşan kırıklardan farklı olarak fleksiyon, ekstansiyon, kompresyon, distraksiyon veya kombinasyonları şeklinde uygulanan travmatik kuvvetlerle daha kompleks kırıklar meydana gelir.
Çeşitli yetişkin hasta serilerinde, C1 omurlarının kırıkları kraniyo-servikal bileşke yaralanmalarının %25’ini, servikal omurga yaralanmalarının %3-%13’ünü ve tüm omurga yaralanmalarının %1.3-% 2’sini oluşturmuştur. Tüm pediatrik omurga yaralanmalarının %3.5’i atlas kırıklarıdır. Tüm atlas kırıklarının en yaygın nedeni %80-%85’ini oluşturan motorlu taşıt kazaları ve düşmeleridir. Erişkin yaş grubunda tüm olguların %57-69’unu erkekler oluştururken, yaşlı grubun %52’sini kadınlar oluşturmaktadır. Atlas kırıkları genellikle servikal omurganın diğer yaralanmalarıyla ilişkilidir. Komşuluğu olmayan omurga segmentleri ve kranial yaralanmalarla beraber gözlenebilmektedir. Aksis kırıkları %40-44 oranında atlas kırıkları ile beraber gözlenmektedir.
Kafa travması öyküsü olan hastalarda erken dönemde
- Yutma güçlüğü
- Boyun ağrısı
- Suboksipital baş ağrısı
gibi spesifik olmayan şikayetlerle başvurabilirler. Atlas’ın travmatik kırığı olan hastalar tipik olarak üst servikal bölgede şiddetli ağrıdan şikayet ederler. Kas hassasiyeti, kas spazmları ve üst servikal omurganın, özellikle azalmış rotasyon hareketi sık gözlenmektedir. Nadiren, tortikolis veya “cock – robin” deformitesi ortaya çıkabilir. Atlas kırıklarında spinal kord yaralanmasına bağlı nörolojik kayıp; geniş kanal çapı ve kırık parçalarının dışarı doğru yer değiştirme eğilimi nedeniyle nadiren gözlenmektedir. Ancak alt dört kranial sinirin (IX-XII) travma sonrası defisiti ile seyreden “Collet–Sicard” sendromu tanımlanmıştır. Ek olarak, bulantı, kusma, kulak çınlaması, görme bozukluğu ve senkop atakları gibi baziler arter bölgesinin hipoperfüzyonu ile ilişkili semptomlar, potansiyel vertebral arter lezyonu veyatravma sonrası tromboz nedeniyle görülebilir.
Servikal omurgaya yönelik grafiler birinci basamak tanı aracı olarak kullanıldığı için non deplase atlas kırıkları sıklıkla gözden kaçabilir. Deplase atlas kırıklarında, odontoid grafi (açık ağız ön-arka) grafileride C1 lateral kitlesinin, C2 lateral kitlesi üzerinde laterale yer değiştirmesi tespit edilebilir; 6,9 mm’den fazla yer değiştirmesi durumunda transvers ligamanın yırtıldığı ve stabilitenin bozulduğu anlaşılır.
Ayrıca lateral grafilerde atlanto dental mesafenin 3 mm.den fazla olması translasyonel atlantoaksiyel instabilite olarak belirtilmiştir .
Atlas bütünlüğünü ayrıntılı olarak değerlendirmek ve atlas kırığını sınıflandırmak için bilgisayarlı tomografi (BT) ve MR her zaman gereklidir. Özellikle instabiliteye neden olan transverse atlantal ligamentin (TAL) kemik deplasmanı ile avülsiyonunu saptamak için aksiyel kesitler dikkatle gözden geçirilmelidir. TAL bütünlüğünü değerlendirmek için manyetik rezonans görüntüleme (MRG) önerilir. TAL bütünlüğü, stabil ya da instabil kırık ayrımını yapmak açısından önem taşır. MRG nörolojik defisit varlığında kord hemorajisi, kompresyonu, transeksiyonunun değerlendirmesini sağlar. Üst servikal omurga travmalarında vasküler yaralanmalarda gözlenmektedir. Özellikle transvers
proses lezyonlarında ve vertebral arter foramenlerini içeren yan kitle kırıklarında vertebral arter risk altındadır. Bu durumda, vertebral arterin lezyonlarını dışlamak için BT veya MR anjio yapılmalıdır.
Hasta beyin cerrahisine danışılmalıdır.
Atlas kırıklarının tedavisi, izole veya diğer servikal omurga kırıklarıyla birlikteliğine bağlıdır. Atlas kırığı olan hastalarda eşlik eden bir servikal omurga kırığı %33-%70 oranında bulunur. En sık C1-C2 kombine kırıkları gözlenmektedir. İzole C1 kırıkları ve kombine C1 – C2 kırıklarının tedavisi için de standart tedavi protokolü belirlenmemiştir.
- https://radiopaedia.org/articles/jefferson-fracture?lang=us
- http://norosirurji.dergisi.org/pdf/pdf_TND_1596.pdf
- https://gavsispanel.gelisim.edu.tr/Document/aonder/20201117220512279_08b0b51d-25b7-4706-8f66-085bf49c0d98.pdf
- http://norosirurji.dergisi.org/pdf/pdf_TND_1084.pdf