Febril Nöbete Acil Yaklaşım

0
1

Febril nöbetler, çocukluk çağı konvülsiyonlarının en sık nedenidir. 3 ay ile 6 yaş arasındaki çocuklarda, öncesinde afebril nöbet öyküsü olmayan, metabolik bozukluk veya merkezi sinir sistemi patolojisi bulunmaksızın 38˚C ve daha yüksek ateşin yol açtığı jeneralize nöbetlerdir. Her hastanın nöbet geçirme sıcaklık eşiği farklı olduğundan, febril nöbetleri tetiklemek için belirli bir ateş eşiği yoktur. İnsidansı yaklaşık %2-4’tür. Etyolojisinde genellikle sistemik viral veya bakteriyel enfeksiyonlar sorumludur. Çocuğun yaşı, aile öyküsü, ateşin seviyesi ve ateşin hızla yükselmesi tekrarlama riskini artıran faktörler arasındadır. Febril nöbetlerin çoğu kendiliğinden durur ve çoğu olguda benzodiazepin kullanımı gereksizdir. Aile açısından korkutucu bir tablo gibi görünse de, çoğunlukla selim bir durumdur ve gelecekte epilepsi gelişme riski düşüktür.

blank

Febril konvülziyonlar, genellikle yüksek ateşle birlikte ortaya çıkan nöbetlerdir. Nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı faktörler üzerinde durulmaktadır. Viral enfeksiyonlar en sık görülen tetikleyicidir, ancak genetik yatkınlık, ateşin hızı, bireysel nöbet eşiği ve bazı besin eksiklikleri de önemli rol oynamaktadır. Aşıların, özellikle belirli kombinasyonların uygulanmasının febril nöbetlerle ilişkili olabileceği bilinmektedir. Bu nedenle, febril konvülziyon öyküsü olan çocuklarda dikkatli bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1. Enfeksiyonlar:

  • Viral Enfeksiyonlar: Febril konvülziyonlar en sık viral enfeksiyonlarla ilişkilendirilir. Viral enfeksiyonlar, febril nöbetlerin %80’inden fazlasında görülmektedir.
    • Öne Çıkan Virüsler:
      • Roseolovirus: ABD ve Avrupa’da en sık görülen virüstür. 2 yaş altındaki çocukların üçte birine kadar roseolovirus enfeksiyonu gözlemlenmektedir. Roseolovirus ile ilişkili febril nöbetler, karmaşık özellikler ve tekrarlama riski taşımaktadır.
      • Influenza A Virüsü: Asya ülkelerinde febril nöbetlerle sıkça ilişkilendirilir.
      • HHV-6: Avrupa’da 2 yaş üstü çocuklarda sıkça görülen virüstür. HHV-6 enfeksiyonu, ateşin sıklıkla 39.5 °C ve üzerini bulmasına yol açar ve febril konvülziyon insidansı 12-15 ay arasındaki çocuklarda %36 olarak tahmin edilmektedir.

2. Genetik Yatkınlık:

  • Aile Öyküsü: Febril konvülziyon geçiren hastaların %10-33’ünde birinci derece akrabalarda nöbet öyküsü görülmektedir. Monozigotik ikizlerde konkordans oranı %35-69, dizigotik ikizlerde ise %14-20’dir. Bu durum, otozomal dominant bir kalıtım modeli veya poligenik/multifaktöriyel kalıtım modeline işaret etmektedir.

3. Ateşin Yükselmesi:

  • Ateşin Hızı: Ateşin ne kadar hızlı yükseldiği, febril konvülziyon gelişiminde önemli bir faktördür. Genellikle, ulaşılan en yüksek sıcaklık, nöbetin ortaya çıkmasında daha etkili olmaktadır.

4. Nöbet Eşiği:

  • Bireysel Farklılıklar: Her bireyin nöbet eşiği farklıdır ve yaşla birlikte değişim gösterir. Prematüre bebekler, genel olarak daha düşük nöbet eşiğine sahiptir.

5. Besin Eksiklikleri:

  • Mineral ve Vitamin Eksiklikleri: Demir, çinko, B12 vitamini, folik asit, selenyum, kalsiyum ve magnezyum eksiklikleri, febril konvülziyon riskini artırabilir.

6. Aşılar:

  • Aşı Uygulaması: Aşılamadan sonraki birkaç gün içerisinde febril konvülziyon riski artabilir. Özellikle DaBT (Difteri-aselüler boğmaca-tetanoz), MMR (Kızamık-kızamıkçık-kabakulak) ve inaktive influenza aşıları ile bu risk gözlemlenmiştir.
    • DaBT Aşısı: Uygulama gününde konvülziyon geçirme riski en yüksektir.
    • MMR Aşısı: 8-14 gün içerisinde konvülziyon riski devam edebilir.

blank

  • Genetik
  • Prematüre bebekler
  • Nörolojik bozukluk
  • Viral enfeksiyon varlığı
  • Nöbet öyküsü olan bir aile geçmişi
  • Gelişimsel gecikme
  • Düşük serum demir, çinko, B12 vitamini, folik asit, selenyum, kalsiyum ve magnezyum
  • Anne sigara kullanımı
  • Stres sayılabilir.

blank

Febril nöbetler, 6 ay ile 5 yaş arasındaki çocuklarda en yaygın nöbet türüdür. Febril nöbetler, çocukluk döneminde en sık görülen nöbet türüdür ve erkeklerde hafif bir baskınlık ile 1,6:1 oranında görülür. Febril nöbetler, ABD ve Avrupa’daki çocuklarda %2 ila %5 oranında bir insidansa sahiptir ve 12 ila 18 aylık dönemde zirve yapar. Japonya, Finlandiya ve ABD’de yapılan çalışmalarda mevsimsel ve günlük bir ilişki de gözlemlenmiştir; daha fazla nöbet vakası öğleden sonra ve kış aylarında görülmektedir. Bazı çocuklar yalnızca bir kez febril nöbet geçirirken, çocukların %30‘u erken çocukluk döneminde birden fazla nöbet geçirir.

blank

Febril nöbetlerin kesin patofizyolojisi tam olarak anlaşılamamış olsa da, karmaşık bir genetik yatkınlık, merkezi sinir sisteminin olgunlaşmamışlığı ve savunmasızlığı ile çeşitli çevresel faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Bu çeşitli risk faktörleri sonucunda, ateşle artan nöronal uyarılma ile olgunlaşmamış beyin, nöbetlere karşı daha duyarlıdır ve bu da nöbetlerin 3 yaşından küçük çocuklarda daha sık görülmesinin bir açıklamasıdır.

blank

Olası bir febril nöbetin değerlendirilmesi için kapsamlı bir tıbbi öykü ve nöbet olayının ayrıntılı tanımı çok önemlidir. Febril nöbetler genellikle çocuklarda meydana geldiği için, ebeveyn veya bakımveren kişinin, hastanın aşı geçmişi, bağışıklık durumu, ailede nöbet öyküsü, yakın zamanda geçirilen bir hastalık, gelişim durumu, toksinlere maruziyet ve kişisel tıbbi geçmiş gibi bilgileri sağlaması kritik öneme sahiptir. Ateş başlangıcı ile nöbet aktivitesi arasındaki süre, nöbetin görünümü, süresi ve postiktal belirtiler hakkında bilgi de alınmalıdır, çünkü bu bilgiler basit febril nöbetlerle kompleks tipler arasında ayrım yapılmasına yardımcı olabilir.

En sık rastlanan nöbet tipi generalize tonik klonik nöbetlerdir. Tonik faz genellikle 30 saniye sürmekte, takiben klonik faz olarak adlandırılan ekstremitelerde veya yüzde tekrarlayıcı ritmik kasılmalar oluşmaktadır. Postiktal uyku ve letarji dönemi çoğunlukla kısa sürelidir. Klasik nöbet haricinde tonik nöbet, klonik nöbet, atonik nöbet, göz kürelerinin arkaya kayması ve fokal kasılmalar şeklinde nöbetler görülebilmektedir. Ayrıca nöbet sırasında ağızdan köpük gelmesi, nefes darlığı ve siyanoz gibi ilişkili belirtiler görülebilir.

Basit febril konvülziyonlar:

Basit febril nöbetler genellikle yüz ve solunum kaslarını da içeren, 15 dakikadan kısa süren ve kısa bir postiktal uyuklama dönemi olan, yaygın tonik-klonik hareketlerin tek bir bölümü şeklinde görülür ve 24 saat içinde tekrarlamayan konvülziyonlardır. Bazı olgularda ateşsiz konvülziyonlarda görüldüğü gibi postiktal dönem olabilir ( ajitasyon, uyku hali, konfüzyon).

Kompleks febril konvülziyonlar:

Ateş ile birlikte, fokal başlangıç gösterebilen, 15 dakikadan daha uzun süren ve/veya 24 saat içinde tekrarlayan konvülziyonlardır. Kompleks febril nöbetler vücudun genellikle bir tarafıyla sınırlı odak nöbetleri ile karakterizedir. Kompleks febril nöbetler genellikle vücudun bir tarafında postiktal zayıflık veya felç (yani, Todd felci) ile takip edilir. Yapılan bir çalışmada gelişimsel geriliğin eşlik etmesi ve küçük yaşta görülmesi ile anlamlı derecede ilişkili bulunmuştur

Febril status epileptikus:

30 dakikadan uzun süren febril konvülziyonlardır. Olguların 1/3’ünde konvülziyon acil servislerde durdurulmaktadır. Çoğu olguda bakteriyel veya viral enfeksiyon gösterilmekle birlikte yüksek oranda ailesel yatkınlık tanımlanmıştır.

blank

Nöbet aktivitesinden sonra, hastalar nörolojik olarak eski durumlarına dönüp dönmediklerinden emin olmak için genel fiziksel ve nörolojik muayeneden geçirilmelidir. Bununla birlikte, muayenede hastada akut nörolojik bozukluklar veya belirtiler (örneğin, baş ağrısı, bilişsel bozukluk veya zayıflık) devam ediyorsa, ayırıcı tanılar göz önünde bulundurulmalıdır. Fizik muayene sırasında seri vital bulgular alınmalı ve ateşin altta yatan nedenini düşündüren bulgular (örneğin, eritematöz şişkin kulak zarı, kırmızı farenks, büyümüş ve iltihaplı tonsillerr, ense sertliği, şişkin veya gergin fontaneller ve Brudzinski belirtisi) not edilmelidir. Klinik uzmanlar ayrıca, artan kafa içi basıncını değerlendirmek amacıyla tam bir nörolojik muayene yapmalı, fundus muayenesini içermelidir. Altta yatan etiyolojiyi gösterebilecek dermatolojik belirtiler de değerlendirilmelidir; örneğin, Sturge–Weber sendromuyla ilişkili tek taraflı şarap (port-wine) lekesi, tüberoz sklerozu gösteren hipopigmente maküller veya nörofibromatozisi düşündüren café au lait lekeleri ve Lisch nodülleri.

blank

Basit febril nöbetlerin benign doğası nedeniyle, klinik özellikleri basit febril nöbetle uyumlu olan hastalarda ek tanısal incelemelere gerek yoktur.

Tanı için intrakranial enfeksiyonlar gibi febril konvülziyona neden olabilecek hastalıkların dışlanması önemlidir. Febril konvülziyon diye bilmek için;

  1. 38˚C ve üzeri ateş
  2. 3 ay-6 yaş arası
  3. Santral sinir sistemi enfeksiyonları ve metabolik bozukluklar dışlanmış

olması gerek Ayrıca öncesinde afebril konvülziyon öyküsü olmayan hastalarda
febril konvülziyon tanısı konulur. Acil servistre ateş nedenini aydınlatmak için klinik duruma göre ;

  • Kan şekeri
  • Kan gazı
  • Hemogram
  • Geniş biyokimya
  • TİT
  • CRP
  • Akciğer grafisi

istenmelidir. Ayrıca bütün hastalar pediatri hekimlerine danışılmalıdır. Bununla birlikte, hastanın öyküsü karmaşık febril nöbet ile uyumluysa, yapısal veya enfeksiyöz nedenleri dışlamak ve elektroensefalogram (EEG) almak gibi kapsamlı bir değerlendirme önerilir. Karmaşık febril nöbetlerin bazı vakalarında, gözlem ve ileri incelemeler için hastaneye yatış gerekebilir.

blank

Nörogörüntüleme acil şartlarda gerekli görülmemektedir. Febril nöbetlerde genellikle aşağıdaki durumlar olmadıkça düşünülmez:

  • Artmış kafa içi basıncı
  • Fokal nörolojik anormallik
  • Beyinde yapısal bir bozukluk şüphesi
  • Baş büyümesi
  • Ciddi baş yaralanması

Ayrıca afebril nöbet gelişimi açısından yüksek riske sahip; anormal nöromotor gelişim, fokal veya uzamış konvülziyon öyküsü bulunan hastalarda manyetik rezonans görüntüleme istenebilir.

blank

Basit febril nöbet geçiren ve hızla normale dönen bir hastada lomber ponksiyon gerekli değildir; ancak merkezi sinir sistemi (CNS) enfeksiyonu belirtileri veya şüpheleri varsa bu test önerilir.Unutulmamalıdır ki menenjitli hastaların yaklaşık %25’inde ilk
klinik bulgu konvülziyon olabilmektedir.
Lomber ponksiyon yapılması ile ilgili Amerikan Pediatri Akademisinin önerileri aşağıdaki gibidir:

  1. Meningeal irritasyon semptom veya bulguları olan, intrakraniyal enfeksiyon veya menenjit ile ilgili diğer klinik özelliklere sahip hastalarda mutlaka lomber ponksiyon
    yapılmalıdır.
  2. 6-12 ay arasındaki infantlarda Haemophilus influenza tip b veya Streptococcus pneumoniae aşılanması eksik veya bilinmiyorsa lomber ponksiyon düşünülmelidir.
  3. Menenjit semptom ve bulgularını maskeleyebileceği için başvuru sırasında antibiyotik kullanan hastalarda lomber ponksiyon düşünülmelidir.

blank

  • Hipoglisemi
  • Nefes tutma nöbetleri
  • Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları (ör. aseptik menenjit, viral veya bakteriyel menenjit ve ensefalit)
  • İlaç kaynaklı
  • Febril deliryum
  • Febril miyoklonus
  • Febril enfeksiyon ilişkili epilepsi sendromu (FIRES)
  • Febril nöbetlerle birlikte jeneralize/genetik epilepsi (GEFS+)
  • Hiponatremi gibi metabolik bozukluklar
  • Titreme nöbetleri veya üşüme
  • Tonik-klonik nöbetler
  • Konvulziyon yapan ajanlar ( Organik fosfor, oral hipoglisemik ajanlar v.s.)

blank

Febril konvülsiyon ile gelen hastada öncelikli olarak nöbetin durdurulması, ateşin kontrolü ve ateşe yol açan nedenin tedavisi gerekmektedir. Konvülziyonların çoğu, hastanın ilk değerlendirilmesi sırasında kendiliğinden sonlanır. Akut nöbet ile gelen bir çocuğa ilk olarak hava yolunun açık olmasının sağlanması gerekir. Solunum ve dolaşım yönünden yakın takip yapılmalıdır. Sekresyonun aspirasyonu, başa uygun pozisyonun verilmesi ve hava yolu (airway) takılması ilk basamak yardımlardır. Rezervuarlı bir maske ile %100 oksijen verilmelidir. Solunum stabilizasyonundan sonra dolaşım sisteminin kan basıncı ve kalp hızı ölçülerek değerlendirilmelidir. Hipovolemi ve hipotansiyon varsa, erken tedavi önemlidir. Solunum ve dolaşım sisteminin değerlendirilmesinden sonra intravenöz girişim yolu açılmalıdır.

Basit veya karmaşık febril nöbetler için destekleyici bakım ve ateşe neden olabilecek olası altta yatan durumların değerlendirilmesi dışında özel bir tedavi önerilmemektedir. Ateş düşürücülerin (antipiretiklerin) genel tedavi yönetimine yardımcı olduğu gösterilmiş olsa da febril nöbetlerin tekrarlamasını önlemede etkili olduğu kanıtlanmamıştır. Tekrarlayan febril nöbetleri olan hastalarda önleme zorlayıcıdır. Bazı çalışmalar, sonraki ateşli olaylar sırasında birkaç gün için benzodiazepinlerle geçici tedaviyi incelemiş olsa da, yan etkilerin olası faydalardan daha ağır bastığı görülmüştür. Bu nedenle, benzodiazepinler önleyici bir tedbir olarak önerilmemektedir.

Çoğu olguda benzodiazepinler gereksizdir. Ateş semptomatik olarak tedavi edilmelidir. Konvülziyon 5 dakikadan daha uzun sürerse, benzodiazepin grubuyla tedavi edilmelidir. İlk tercih intravenöz yoldan midazolam (0.15-0.2 mg/kg) veya diazepam (0.1-0.3 mg/kg) kullanmaktır.

Akut tedavide, rektal diazepam (0.5 mg/kg) veya bukkal midazolam (0.2-0.5 mg/kg) ya da intranazal midazolam (0.2 mg/kg) tedavileri, damar yolu açılamaması durumunda uygulanabilir. Eğer konvülziyon ısrarla devam ederse ek doz verilebilir. Yapılan randomize çalışmalarda bukkal/intranazal midazolamın etkinliğinin rektal diazepama göre daha üstün olduğu gösterilmiştir.

Eğer intravenöz yol açılamazsa, bukkal midazolam 0.2-0.5 mg/kg (maksimum 10 mg) ilk tercihtir. Yapılan bir çalışmada 774 çocukta bukkal ve intranazal midazolam tedavisinin intravenöz diazepam kadar etkili olduğu gösterilmiştir. İntranazal lorazepam da bir seçenek olabilir.

Çoğu febril nöbet tek bir olay olup kendiliğinden çözülse de, ilk febril nöbet sırasında çocukların %10’undan azında febril status epileptikus nadiren ortaya çıkar. Febril status epileptikus veya 5 dakikadan uzun süren nöbet geçiren hastalarda intravenöz benzodiazepinler (örneğin lorazepam), rektal diazepam veya intranazal midazolam kullanılabilir. Ayrıca, ateşi düşürmek için giysilerin çıkarılması, çocuğun doğrudan fanla serinletilmesi ve ılık kumaş veya süngerle silinmesi gibi farmakolojik olmayan yöntemler, ateşin tekrarlamasını önlememiştir.

İlk benzodiazepin tedavisine rağmen uzamış ve tekrarlayan nöbetler febril status epileptikus olarak değerlendirilerek hemen ek doz uygulanmalı ve devam etmesi halinde başka tedaviler eklenmelidir. Status epileptikus tedavisinde başlangıç tedavisi benzodiazepinlerdir. Bu durumda konvülziyonlar nadiren kendiliğinden durur. Olguların 2/3’ünde erken yaş ve fokal nöbet olduğu bildirilmiştir.

Uzamış febril konvülziyon öyküsü olan hastalarda eve rektal diazepam reçete edilebilir. Rektal diazepam 0.5 mg/kg dozunda (maksimum 10 mg) kullanılabilir. İntravenöz diazepam ile karşılaştırıldığında rektal diazepamın eşit derecede etkili olduğu ve solunum depresyonu yan etkisinin daha az olduğu gösterilmiştir. Ancak aileler bu konuda bilgilendirilmelidir. Evde rektal diazepam bulundurulması bile birçok ailenin kaygısını azaltabilir. Midazolam nazal spreyler alternatif tedavi olabilir, ancak henüz preparat ülkemizde bulunmamaktadır.

Profilaksi tedavisi, tekrarlama riskini azaltmasına rağmen yan etkilerinin yüksek olması nedeniyle basit febril konvülziyonlarda tercih edilmemelidir. Nöbetin sık tekrarladığı, febril status epileptikus öyküsü olan, komplike febril konvülsiyon geçiren ve ailesi kaygılı hastaneden uzak yaşayan bazı olgularda aralıklı profilaksi verilebilir. Ateşli dönemlerde uygulanan aralıklı diazepam profilaksisi, uzun süreli tedaviye göre birçok avantaja sahiptir. Hastanın rektal ateşi >38.5 ºC olduğunda, 0.3-0.5 mg/kg/doz (maksimum 10 mg) olacak şekilde rektal uygulanır. Ateş devam ediyorsa, 8-12 saat sonra tekrarlanabilir ve 48 saat süreyle devam edilebilir. İkinci 24 saatte, 12 saatte bir tedavi verilmesi uygundur. Tedavi süresi 2 yıl ya da 5 yaşına kadardır.

Ayrıca nöbet başladığında diazepam kullanma şeklinde uygulamalar da vardır; son yıllarda bu yöntem daha fazla önerilmektedir. Son yapılan çalışmalarda, ateşin başladığı birkaç gün içerisinde rektal diazepam verilmesinin sürekli profilaksi kadar etkili olduğu bulunmuştur.

Diğer kullanılan antiepileptikler:

  • Fenitoin: Voltaj bağımlı sodyum kanallarına etki ederek tekrarlayıcı nöronal aktiviteyi engeller. Benzodiazepin verilmesine rağmen nöbet devam ediyorsa başlanabilir.
  • Fenobarbital: GABA reseptörlerine bağlanarak ve klor kanallarının açık kalma süresini uzatarak etki eder. Daha önce benzodiazepin kullanılmışsa sedasyon ve apne riskini artırır.
  • Valproik asit: GABA reseptörleri, sodyum ve kalsiyum kanalları üzerinden etki eden antiepileptiktir.
  • Levetirasetam (Keppra): Santral sinir sisteminde LEV’in özel bağlanma bölümü olduğu ve LEV’in presinaptik vezikül proteini olan SV2A’ya bağlandığı saptanmıştır. Anormal elektriksel aktiviteyi bu yolla azalttığı düşünülmektedir.

blank

Acil serviste bilinç açıldıktan sonra yaklaşık 6 saat takip edilmelidir.

blank

Bütün hastalar pediatri uzmanına danışılmalıdır. Hasta yönetimi pediatri, yeni doğan ve çocuk nöroloji hekimleri tarafından sistematik bir şekilde yapılmalıdır.

blank

  • İlk kez febril konvülziyon geçiren bir çocukta postiktal dönem dışında letarjisi devam ediyorsa
  • Klinik durumu stabil değilse
  • Yaşı 18 ayın altında ise
  • Kompleks tipte ise
  • Çocuğun ev koşulları uygun değilse
  • Takibinde belirsizlik varsa

hastanede yatırılıp birkaç gün takip edilmelidir.

blank

Febril nöbetler genellikle zararsızdır ve uzun vadeli nörolojik veya bilişsel sorunlara yol açmaz. Febril nöbet geçiren çocukların çoğu normal gelişimsel sonuçlar gösterir. Araştırmalar, febril nöbet öyküsü olan çocukların yaklaşık %30’unun tekrar nöbet geçirme riskinin arttığını önermektedir. İlk febril nöbet sırasında 12 aydan küçük olan çocukların, ilk yıl içinde ikinci bir nöbet geçirme şansı %50‘dir. Ancak, bu risk takip eden yıl %30’a düşmektedir. İlk nöbetin yaşının genç olması, ailede febril nöbet öyküsünün bulunması, nöbet sırasında ateşin düşük şiddette olması ve ateşin başlangıcı ile nöbet arasında kısa bir süre bulunması, tekrarlayan febril nöbet geçirme olasılığını artıran faktörlerdir. Öte yandan, karmaşık febril nöbetlerle ilişkilendirilen özellikler, tekrarlama riskini artırmaz.

Basit febril nöbet geçiren çocukların yaklaşık %1 ila %2’sinin, genel popülasyona göre (bu oran %0.5 ila %0.9) biraz daha yüksek bir oranla, ileride epilepsi geliştirebileceği tahmin edilmektedir. Ancak, kompleks febril nöbet öyküsü olan, daha erken yaşta febril nöbet geçiren, uzamış febril nöbet geçiren, anormal nörogelişim, anormal EEG bulguları ve ailede epilepsi öyküsü olan çocukların, mevcut risk faktörlerinin sayısına bağlı olarak, epilepsi geliştirme riski tahminen %2 ila %10 arasında değişmektedir. Dikkate değer bir şekilde, tek bir febril nöbet olayı öğrenme güçlükleri, düşük zeka, davranış problemleri veya yürütücü işlev bozuklukları ile bağlantılı görünmemektedir. Ancak, tekrarlayan febril nöbet geçiren çocuklarda gecikmiş kelime gelişimi riski artmış olabilir.

blank

  • Beklenmedik ölüm
  • Sonraki epilepsi
  • Ensefalopati
  • Otizm spektrum bozukluğu
  • Zeka engeli
  • Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu
  • Tourette sendromu
  • Alerjik rinit
  • Astım

blank

Febril konvülsiyon, ailelerin bilgilendirilmesi ve kaygılarının giderilmesi açısından önemli bir konudur. Ateşli havaleler, oldukça rahatsız edici ve korkutucu bir görünüm sergileyen olaylardır. Ailelere, ateşli havalenin göründüğü kadar korkunç olmadığı, benign bir olay olduğu ve beyinde harabiyete yol açmadığı açıklanmalıdır. Bununla birlikte, hastalığın devamı sırasında veya sonrasında ateşle birlikte oluşan havale tekrarı olabileceği aileye bildirilmelidir.

Ailelere ateşin nasıl ölçüleceği, ateşe neden olabilecek faktörlerin nasıl azaltılabileceği ve ateşli hastalıkların nasıl takip edileceği konusunda bilgi verilmelidir. Ebeveynler, bu hastalık hakkında daha fazla bilgi sahibi olduklarında, acil servise koşma veya alternatif, kanıtlanmamış tedavilere başvurma olasılıkları azalır. Ancak, ebeveynlere, bazı durumlarda havale geçiren çocukları acil servise ne zaman getirmeleri gerektiği konusunda eğitim verilmelidir; zira menenjit ve ensefalit gibi enfeksiyonlar, havale geçirmeye neden olabilir.

Doktor ayrıca aileyi ateşi parasetamol ile yönetme konusunda bilgilendirmeli ve aspirin kullanmamaları gerektiğini vurgulamalıdır. Ancak, antipyretiklerin gelecekteki ateşli havaleleri önlemediği hakkında da aileye bilgi verilmelidir. Son olarak, hasta ailelerine ateşli havalelerin herhangi bir olumsuz nörolojik veya psikolojik probleme yol açmadığı bilgisi verilmelidir.

blank

  • https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK448123
  • https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/347632

blank

İnfantlarda Ve Çocuklarda Nöbete Genel Yaklaşım

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz