Pulmoner tromboemboli (PTE) klinik pratikte sık karşılaşılan, çoğu zaman non spesifik semptom ve bulgularla prezente olduğundan tanı koyulması güçleşen ve ciddiyetine bağlı olarak hayatı tehdit edebilen klinik bir durumdur.
PTE kuşkusu olan hastaların acil serviste basitleştirilmiş bir biçimde semptom, bulgu ve taşıdıkları risk faktörlerine göre skorlanarak klinik olarak düşük, orta ve yüksek olasılıklı olarak risk gruplarına ayrılması tanısal doğruluğun artmasına ve tedavi yaklaşımında büyük yarar sağlar. Bu amaçla iki skorlama yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu skorlamalardan ilki; Wells Skorlaması olup, “Canadian” skorlaması olarak da bilinir ve daha çok genç yatan ve ayaktan başvuran hastalarda önerilirken, ikinci skorlama olan Modifiye Geneva (Cenevre) Skorlaması daha çok ayaktan hastalarda tercih edilmelidir.
Acil polikliniğe PTE kuşkusu ile başvuran hastalarda yapılan pulmoner anjiyografi kontrollu çalışmıların analizde Wells ve Geneva skorlamasının uygulandığı olgularda; kliniği düşük olasılıklı olarak bulunanlarda PTE prevalansı %10, orta olasılıklılarda %30 ve yüksek olasılıklı bulunanlarda %65 üstü olarak saptanmıştır . Bu bulgular, düşük/orta klinik skorlamanın özellikle D-dimer gibi diğer non-invaziv tanı yöntemlerinin negatifliği ile birlikte PTE’nin dışlanmasını öngörebileceğini göstermektedir. Fakat yatan hastalarda veya travma servislerinde gelişen PTE durumunda bu skorlamaların güvenilirliği bilinmemektedir.
Modifiye Geneva Skorlaması | |
Bulgu | Puan |
Daha önce DVT veya pulmoner tromboemboli öyküsü | 3 |
Bir hafta içinde cerrahi veya ekstremite fraktürü öyküsü | 2 |
Aktif kanser varlığı | 2 |
Tek taraflı alt ekstremitede ağrı | 3 |
Hemoptizi | 2 |
Kalp hızı: 75-94/dakika | 3 |
Kalp hızı: >95/dakika | 5 |
Bacağın palpasyonu ile ağrı veya 4 tek taraflı bacakta ödem-şişlik | 4 |
0-3 puan : Düşük Olasılık 4-10 puan: Orta Olasılık ≥11 puan : Yüksek Olasılık |
Akut PE tanısında da Wells ve revize Cenevre risk skorlamaları güvenle kullanılabilir. Unutulmamalıdır ki akut PE tanısının konulmasında tercih edilen tanısal testlerin yanısıra
(BT anjiyografi, ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi, alt eksremite venöz Doppler ultrasonografi) test öncesi klinik olasılığın belirlenmesi de önemlidir. Acil servislerde klinik risk skorlamalarının kullanımının yaygınlaşması ve günlük pratikte daha fazla tercih edilmesiyle akut PE şüphesi taşıyan hastalarda hem tanı koyma oranı artacak hem de gereksiz yere pahalı, invaziv ve zaman kaybına yol açacak testlerin yapılması önlenecektir.