Koroziv Madde İçimi Acil Yaklaşım

0
508

Koroziv (kostik) maddeler, özellikle ev temizlik ürünleri olarak yaygın kullanılan kimyasallardır ve çocuklarda sıkça kazara, yetişkinlerde ise intihar amacıyla alınmaktadır. Bu maddelerin tüketilmesi, tüm gastrointestinal sistemi etkileyebilir; ancak üst gastrointestinal sistemde (özofagus ve mide) hızlı ve ciddi yanıklara yol açma potansiyeli yüksektir. Oluşan yanıkların yaklaşık %20’si özofagusu etkileyerek “koroziv özofajit” olarak adlandırılan bir duruma neden olabilir.

blank

Koroziv maddelerle temas sonucunda meydana gelen hasar, akut dönemi atlatıldığında iyileşme sürecinde özofagusta darlık (striktür) veya malignite (kanser) gelişme riski taşımaktadır. Özellikle çocuklar, bu tür maddelerin neden olduğu ciddi morbidite ve mortaliteye karşı daha savunmasızdır. Bu nedenle koroziv maddelerle temas ve kazara yutma durumları, halk sağlığı açısından büyük bir önem taşımaktadır.

blank

Üst sindirim sistemi, kostik madde alımına bağlı olarak doku hasarının meydana geldiği ana bölgedir. Bu sindirim sistemi bölümü baş, boyun, mediastinum ve epigastrik alanı kapsar. Üst gastrointestinal sistemi; ağız, farinks, yemek borusu, mide ve duodenum oluşturur. Bu bölgedeki yaralanmalar, koroziv maddelerin doğrudan etkisiyle ortaya çıkarak ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Özellikle yemek borusu ve mide, kostik maddelere karşı daha hassas olup, bu alanlarda meydana gelen hasar, yaşamı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir.

blank

Koroziv maddelerin yutulması, üst sindirim kanalının herhangi bir bölümünü yaralayabilir. Özofagus, alkali hasara en duyarlı olan bölgedir; mide ise asidik hasara en yatkın bölgedir. Şiddetli vakalarda, komşu yapılara yayılabilecek sızıntılar veya bağırsak perforasyonuna yol açabilir.

blank

Kimyasal maddeler genellikle çocuklar tarafından kazara yutulurken, yetişkinlerde genellikle intihar amacıyla kasten yutulurlar. Bu tür yutmalar intihar amacıyla gerçekleştiğinde sonuçlar daha yıkıcı olabilir. Kazara yutulmalar en çok 5 yaş altı çocuklarda görülür ve en yüksek insidans yaklaşık 2 yaş civarındadır. Yetişkinlerde ise koroziv yutulmalar genellikle 20’li ve 30’lu yaşlardaki bireylerde görülür. Kostik maruziyetlerinin çoğu ağız yoluyla alınmakta (%76) ve evde meydana gelmektedir (%93). Vakaların %80’inden fazlası kasıtsızdır.

blank

Son yıllarda, koroziv maddelerin uygun etiketleme olmaksızın satılması, yiyecek veya içecek kaplarında saklanması ve kolay erişilebilirliği, özellikle çocuklar arasında bu tür vakaların artmasına neden olmuştur.

blank

Koroziv maddeler genellikle asitler ve alkali bazlar olmak üzere iki ana gruba ayrılır ve her iki grup da farklı şekillerde doku hasarına neden olabilir.

Asitler

Sülfürik Asitler

  • Akü suları
  • Endüstriyel temizlik maddeleri
  • Metal kaplama kimyasalları

Oksalik

  • Boya incelticiler/sökücüler
  • Metal temizleyiciler

Hidroklorik 

  • Kireç çözücüler (kirçöz)
  • Tuzruhu
  • Metal temizleyiciler
  • Tuvalet/lavabo temizleyici
  • Pas önleyici/çözücüler

Asetik

  • Turşu sirkesi
  • Sirke/sirke ruhu
  • Siğil ilacı

Fosforik

  • Tuvalet temizleyiciler

Alkaliler

Sodyum hidroksit

  • Yağ çözücüler (yağçöz)
  • Yağ sökücü/temizleyiciler
  • Lavabo açıcılar (granül, sıvı)
  • Klima/fırın temizleyicileri

Potasyum hidroksit

  • Fırın temizleyiciler
  • Yıkama tozları

Sodyum karbonat

  • Sabun üretimi
  • Zirai meyve kurutucuları

Oral yolla alındığında toksisite ile sonuçlanabilen ev  kimyasalları

blank

1.    Grup ; Toksik olmadığı veya minimal toksisite yapabileceği kabul edilenler

  • Sıvı bulaşık deterjanı
  • Sabunlar
  • Şampuanlar
  • Yüzey temizleyicileri
  • Yumuşatıcılar
  • Oyun hamuru, kalemler, kırtasiye tipi boyalar

2.    Grup; Gastrointestinal irritasyon yapan kimyasal maddeler

  • Ağartıcılar ( çamaşır suyu-sodyum hipoklorid)
  • Parlatıcılar (Sitrik asit) (Ph=2.5)

3.    Grup; Korozif maddeler

  • Yağ çözücüler
  • Kireç çözücüler
  • Lavabo açıcılar (NaOH,KOH)
  • Tuvalet temizleyicileri (sülfirik asit, tuz ruhu -HCL)
  • Fırın temizleyicileri (NaOH)
  • Metal parlatıcılar/ pas gidericiler (okzalik, fosforik ve kromik asitler)Çamaşır /bulaşık makinesi deterjanları
  • Düğme şeklindeki yassı piller
  • Çamaşır makinesi kireç koruyucuları (sitrik asit, sodyum hidroksid)

blank

Genel olarak, doku hasarının patofizyolojisi, alınan maddenin pH değerine bağlıdır. pH değeri 7.0’ın üzerinde olan maddeler alkali, 7.0’ın altında olanlar ise asidiktir. İnsan maruziyetlerinde özellikle 3.0’ın altındaki ve 11.0’ın üzerindeki pH ekstrem değerleri en büyük endişe kaynağıdır. Güçlü alkaliler ve asitler, farklı mekanizmalarla dokulara zarar verebilir.

Asidik Maddeler (Ph < 7)

  • Bulaşık parlatıcı
  • Kireç çözücüler
  • Havuz temizleyicileri
  • Tuz ruhu
  • Sirke suyu

örneklendirebiliriz. Asitler pıhtılaşma nekrozuna ve skara neden olurlar. Mide, en sık tutulan organdır. Akut komplikasyonlar arasında mide ve bağırsak perforasyonu ve üst gastrointestinal kanama yer alır. Eğer hasta kusturulursa özofagusta da yanık oluşabilir

Bazik Maddeler (Ph > 7)

  • Tuvalet ve banyo temizleyicileri
  • Otomatik çamaşır makinesi deterjanı
  • Bulaşık deterjanları
  • Çamaşır suları
  • Yağ çözler
  • Lavabo açıcıları
  • Halı şampuanı
  • El dezenfektanı
  • Tiner yüzey temizleyicileri

olarak örneklendirebiliriz. Özellikle otomatik çamaşır ve bulaşık makineleri deterjanlarına bazı yüzey etkin maddelerin eklenmesi ile daha alkali duruma getirilmiştir (pH>10,5). Bu durum oral alınması durumunda GİS kanalında ciddi yanıklarla sonuçlanacak  tablolara yol açabilir.

Alkaliler (yağ çöz vb.) genellikle likefaksiyon nekroz ile ilişkilidir. Alkali grup yağların sabunlaştırılmasını ve proteinlerin çözünmesine sebep olarak likefaksiyon nekrozuna neden olur. Hücre lizisi, çevre dokuları çözen sindirim enzimlerinin salınmasına yol açar. Küçük damarlarda tromboz oluşturur. Güçlü alkaliler, asitlerden daha derinlere nüfuz edebilir ve daha geniş çaplı doku hasarına neden olabilir.  Alkali alımından sonra, temastan dakikalar sonra hızla ciddi yaralanma meydana gelir. En ciddi şekilde yaralanan dokular, farenks ve özofagusta özellikle anatomik darlıklarda, tam kat çepeçevre yanıklara neden olmaktadır. Doku ödemi hemen oluşmakta ve hava yolu obstrüksiyonu oluşturacak kadar ilerleyebilir. 4-7 gün sonra subakut evre olup mukoza dökülmesi, enfeksiyon, fibroplazi, granülasyon dokusu ve kollajen birikimi görülür. Dokuların en zayıf olduğu dönemdir. İyileşme süreci korozif maddenin yutulmasından 2-3 hafta sonra başlar. Dokuların kontrakte  olduğu dönemdir.

Asitler genellikle koagülatif nekroz ile ilişkilidir. Asitle ilgili doku yaralanması, eskar oluşumu nedeniyle daha yüzeysel kalır, bu da asidin altta yatan dokulara nüfuz etmesini sınırlar. Asit alımları, özofagusta süreksiz hasar alanlarının oluştuğu “atlama lezyonları” ile ilişkilidir.

Ancak, likefaksiyon nekrozu ile koagülatif nekroz arasındaki ayrımı klinik uygulamada yapmak daha az önemlidir. Güçlü alkaliler ve asitler, gastrointestinal sisteme ciddi ve tam kalınlıkta hasar verebilecek kapasiteye sahiptir.

Diğer faktörler arasında korozif maddenin fiziksel durumu (katı, sıvı veya jel), dokuyla temas süresi ve alınan maddenin miktarı ve konsantrasyonu, hasarın kapsamını ve ciddiyetini etkileyebilir.

Özofagusun anatomik darlıklarında kimyasal ajanların temas süresi uzundur. Bu nedenle krikofaringial bölge, aort ve sol ana bronşun özofagusu çaprazladığı yer ve alt özofagus sfinkterinin proksimali özofajitin sık rastlandığı bölgelerdir.

Alkali ajanlar 3 fazlı hasar oluştumu

  1. Akut nekrotik faz; Hasardan sonraki ilk 1-4 gün devam eder. İntraselüler proteinlerin koagulasyonu hücre nekrozuna neden olur. Nekroz bölgesinin etrafında canlı dokuda yoğun enflamatuvar reaksiyon gelişir.
  2. Ülserasyon ve granülasyon fazı; Hasardan 3-5 gün sonra başlar, 10-12 gün sürer. Yüzeyel nekrotik doku soyulur, ülserasyon gelişir. Defekt granülasyon dokusu ile dolar. Bu fazda özofagus en zayıf dönemindedir.
  3. Skatrizasyon fazı; Hasarı takip eden 3. haftada başlar. Konnektif doku kontrakte olur, özofagusta daralmayla sonuçlanır.

 

blank

Koroziv madde alımından kaynaklanan yaralanmalar, ciddi ve potansiyel olarak hayatı tehdit edici olabilir. Bu tür vakalar acil bir şekilde ele alınmalı ve hızlı bir değerlendirme yapılmalıdır. Koroziv madde alımından şüphelenilen hastalar, yanıtsız, nefessiz veya nabızsız olarak başvurabilir. Bu gibi durumlarda, kardiyorespiratuar arrest belirtileri gösteren hastalara derhal resüsitasyon uygulanmalıdır. Havayolu, solunum ve dolaşımın stabilize edilmesi esastır. Hastalar monitörize edilmeli, sürekli izlenmeli ve hayati bulgular sık sık değerlendirilmelidir. Stabilizasyon sağlandıktan sonra ikincil değerlendirmeye geçilmelidir.

Koroziv madde alımından şüphelenilen hastalardan anamnez alınırken, aşağıdaki beş önemli detay sorgulanmalıdır:

  1. Kim: Hastanın yaşı ve kilosu dahil kişisel bilgileri; eşlik eden aile, arkadaşlar veya tanıklar hakkında bilgiler de önemlidir.
  2. Ne: Alınan maddelerin özellikleri.
  3. Ne zaman: Alımın zamanı ve tarihi.
  4. Nerede: Zehirlenmenin yolu ve olayın coğrafi yeri.
  5. Neden: Koroziv maddenin alımının kasıtlı olup olmadığı belirlenmelidir.

Semptomlar, içilen koroziv maddenin miktarı ve konsantrasyonuna göre değişiklik gösterebilir. Çocuklarda genellikle ne içtikleri bilinmezken, intihar amaçlı alımlarda bilgi almak zor olabilir. Erişkinlerde kazara alımlar genellikle birkaç yudumla sınırlı kalırken, intihar amaçlı alımlarda daha fazla miktarda madde tüketilebilir. Bu durumlarda özofajit yanında mide perforasyonu riski artar.

Yaralanmanın şiddeti şu faktörlere bağlıdır:

  • Maddenin türü
  • Maddenin konsantrasyonu
  • Yutulan miktar
  • Doku temas süresinin uzunluğu
  • Maddenin pH seviyesi

Katı maddeler ağıza ve farinkse yapışarak bu bölgelerde en fazla hasarı yaparken, sıvılar daha hızlı geçiş yaparak özofagus ve mideye maksimum zarar verir. Koroziv madde alımı sırasında aspirasyon veya inhalasyon gerçekleşirse, akciğer ve larenkste ciddi hasar meydana gelebilir.

Koroziv madde alım şikayeti ile başvuran hastaların kendilerinden veya ailelerinden içilen maddenin cinsi öğrenilmelidir. İçilen madde alkali (pH > 11) veya asidik (pH < 3) değilse ek bir müdahale gerekmeyebilir. Eğer koroziv madde içilmişse, hastanın bu maddeyi içip içmediği muayene ile değerlendirilmelidir. Bu arada, alımın kasıtlı olup olmadığı belirlenmelidir çünkü nihai karar (örneğin, psikiyatrik konsültasyon gerekip gerekmediği) bu bilgiye bağlıdır. Kaza sonucu olmayan alımlarda, asetaminofen, salisilatlar, kokain, alkol ve opioidler gibi diğer ilaç ve maddelerin aşırı doz alımı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Koroziv madde alımına bağlı yaralanmaların belirti ve semptomları çok geniş bir yelpazede olabilir. Kusma, salya akması, göğüs ağrısı, karın ağrısı, solunum ve yutma güçlüğü gibi belirtiler görülebilir. Ağız ve dudaklarda yanıklar gözlemlenebilir, ancak bu yanıkların varlığı veya yokluğu özofagus hasarı hakkında doğrudan bilgi vermez. Hematemez, kan damarlarının erozyonuna bağlı olarak ortaya çıkabilir. Üst havayolu ödemi, ses değişikliklerine, stridora ve solunum sıkıntısına yol açabilir. Boyun, substernal veya interskapular bölgede ilerleyici ağrı, akut perforasyon belirtisi olabilir. Bu durumda taşikardi, ateş, cilt altı amfizemi, perikardiyal çıtırtı ve perküsyonda matite varlığı özofagus perforasyonunu destekler, ancak bu bulguların yokluğu perforasyonu ekarte ettirmez.

blank

Tanı anamnez, alınan maddenin görülmesi ve fizik muayene ile konur, özgül tanı yöntemi yoktur. Hastalardan

  • Tam kan sayımı (CBC)
  • Pt, aPTT, INR
  • Kan gazı
  • Akciğer grafisi ( 2yönlü
  • Servikal grafi (perforasyon açısından)
  • Abdominal grafi (pnömomediastinum, pnömoperitoneum)
  • Özofagoskopi

Yanığın derecesini belirleme ve ileri tedaviyi planlamada en etkin yöntem özofagoskopidir. Tercihan ilk 24 saatte yapılır. Endoskop ilk ciddi yanığın olduğu yere kadar ilerletilir. Daha ileriye geçmek iyatrojenik perforasyon ihtimalini artırır

blank

Düz akciğer grafisi kostik madde aspirasyonu ve  perforasyonu

  • Pnömomediasteninum
  • Mediastiniti
  • Plevral efüzyonu
  • Aspirasyon pnömonisini
  • Düğme pili

gösterebilir.

Ayakta batın grafisi;

  • Serbest hava varlığı (pnömoperitoneum)
  • Düğme şeklinde pili gösterebilir.

gösterebilir.

blank

Kostik madde alımıyla ilgili yaralanmaları değerlendirmek için alternatif veya ek yöntemler arasında endoskopik ultrasonografi (EUS) ve kontrastlı (suda çözünen) bilgisayarlı tomografi (CECT) yer almaktadır. Bilgisayarlı tomografi nekroz derinliğini transmuural hasarın varlığını gösterebilir. Bazı çalışmalarda tomografinin tanıdaki yeri daha ön plana çıkmıştır.

blank

Özofagogastroduodenoskopi (EGD), kostik madde alımından kaynaklanan yaralanmaların değerlendirilmesinde altın standart olarak kabul edilmektedir. EGD sırasında tespit edilen yaralanma derecesi, hastanın prognozunu ve striktür gelişme riskini tahmin etmekte önemli bir rol oynar. Ancak, hangi hastaların EGD’den geçirilmesi gerektiği konusunda uzmanlar arasında tartışmalar bulunmaktadır. Bazı uzmanlar, semptom gösterip göstermediğine bakılmaksızın, kostik maddeye maruz kalan tüm hastaların EGD’den geçirilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri kazara veya istemsiz kostik madde alımlarında klinik olarak anlamlı özofageal hasar riskinin düşük olduğunu belirtmektedir.

Erken yapılan endoskopi genellikle olumlu sonuçlar gösterir, ancak bazı hastalarda acil cerrahi müdahale ve hemodinamik stabilizasyon öncelikli olabilir. Bu nedenle kostik madde alımları için kişiselleştirilmiş bir yaklaşım önerilmektedir. Mediastinit gibi ciddi belirtiler olmadığı sürece, erken endoskopi tedaviye rehberlik edebilir ve genellikle ilk 24 saat içinde yapılması önerilmektedir. Literatür, EGD’nin nazik insuflasyonla uygulanması durumunda yutulmasından sonraki 96 saat içinde güvenli olabileceğini öne sürmektedir. Ancak, prosedür daha uzun süre ertelenirse, hassas dokunun zarar görmesi nedeniyle iatrojenik perforasyon riski artabilir.

EGD’nin kontrendike olduğu durumlar şunlardır:

  • Hemodinamik istikrarsızlık
  • Şiddetli solunum sıkıntısı
  • Perforasyon şüphesinin mevcut olması

Kostik madde alımına bağlı özofagus yaralanmalarının sınıflandırılması, endoskopi sırasında gözlemlenen bulgulara dayanarak yapılır ve yaralanmanın ciddiyetine göre farklı derecelere ayrılır. Bu sınıflandırma, tedaviye rehberlik etmek, prognozu tahmin etmek ve striktür gelişme riskini değerlendirmek için kullanılır.

Kostik Özofagus Yaralanmalarının Derecelendirilmesi (Zargar Sınıflaması)

blank

  1. Derece I:
    • Tanım: Yüzeyel mukozal hasar, ödem ve eritem (kızarıklık) varlığı.
    • Özellikler: Bu tür yaralanmalar genellikle minimaldir ve uzun vadeli komplikasyon riski düşüktür.
    • Prognoz: İyi, striktür (darlık) gelişimi nadirdir.
  2. Derece II:
    • Tanım: Mukozanın daha derin tabakalarına uzanan hasar.
    • Alt Kategoriler:
      • Derece IIa: Mukozal ülserasyon, eksüdatif lezyonlar, hafif ödem.
      • Derece IIb: Mukozal nekroz, fibrin plakları, submukozal kanama ve daha belirgin ödem.
    • Özellikler: Derece IIb yaralanmaları, daha ciddi olup striktür oluşumu riski yüksektir.
    • Prognoz: Derece IIb yaralanmalarda, striktür gelişimi olasılığı yüksektir.
  3. Derece III:
    • Tanım: Transmural (tüm katmanları etkileyen) nekroz ve ciddi mukozal hasar.
    • Özellikler: Bu tip yaralanmalar genellikle çok ciddi olup, perforasyon ve mediastinit gibi komplikasyonlara yol açabilir.
    • Prognoz: Striktür gelişimi çok yaygındır ve cerrahi müdahale gerekebilir.
  4. Derece IV:
    • Tanım: Perforasyon ve yaygın nekroz.
    • Özellikler: Hayatı tehdit eden bir durumdur. Acil cerrahi müdahale gerektirir.
    • Prognoz: Ciddi komplikasyon riski çok yüksektir ve mortalite oranı yüksektir.

Bu sınıflandırma, klinik yönetimi yönlendirmede kritik bir rol oynar ve hastanın prognozunu belirlemede yardımcı olur. Derece I ve IIa yaralanmalar genellikle konservatif tedavi ile yönetilebilirken, derece IIb ve daha ileri yaralanmalar daha yoğun bir takip ve tedavi gerektirir.

blank

pH Nötralizasyonu

  • Kostik madde alımına yönelik tanımlanan erken müdahaleler arasında pH nötralizasyonu ve su veya süt ile dilüsyon düşünelebilir ama önerilmektedir. Süt veya su ile dilüsyon, alkali yaralanmayı azaltmaya yardımcı olmak için bir zamanlar önerilmiştir. Ancak, bu müdahale sadece ilk birkaç dakika içinde faydalı olabilir. Kostik madde alımında süt veya su ile dilüsyonun etkinliğini destekleyen çok az klinik veri bulunmaktadır ve tedavi, hatta distansiyona bağlı yaralanmaya neden olabilir. Süt veya su ile dilüsyon şu anda klinik uygulamada önerilmemektedir.

Aktif Kömür Uygulaması

  • Eğer kostik ajan çinko veya cıva klorür ise aktif kömür uygulaması düşünülmelidir. Ağır metaller mukozal yüzeylere zarar verebilir ve sistemik olarak emilip, ciddi çoklu organ toksisitesine neden olabilir. Aktif kömür, metallerin bağırsakta emilimini engelleyebilir, enterohepatik dolaşımlarını önleyebilir ve atılmalarını hızlandırabilir.

Proton Pompa İnhibitörleri

  • H2-blokerlerin ve proton pompa inhibitörlerinin rolü henüz tanımlanmamıştır. Bir çalışma, omeprazolün 72 saat sonra EGD derecelendirmesini iyileştirebileceğini önermektedir.

Mide Yıkama Kusturma

  • Kostik madde alımının yönetiminde kusturma indüksiyonu kullanılmamalıdır.

Nazogastrik (NG) tüp yerleştirilmesi

  • Nazogastrik (NG) tüp yerleştirilmesi tartışmalıdır. Birçok çalışma, erken NG tüp yerleştirilmesinin özofageal açıklığı korumaya ve striktür oluşumunu azaltmaya yardımcı olabileceğini önermektedir. Ancak, acil serviste körlemesine NG tüp yerleştirilmesi, bakteriyel enfeksiyon ve özofagus perforasyonu riski taşımaktadır. Bu nedenle, NG tüp yerleştirilmesi sadece doğrudan endoskopik görselleştirme ile yapılması durumunda düşünülmelidir.
  • Akut yaralanma yönetiminin yanı sıra, kostik madde alımının uzun vadeli sonuçları da ele alınmalıdır. En endişe verici komplikasyon, striktür oluşumudur. Kortikosteroid tedavisi teorik olarak inflamasyonu azaltabilir ve granülasyon ile fibroz doku oluşumunu azaltabilir. Birçok çalışma, kortikosteroidlerin yaralanma derecesinden bağımsız olarak özofagus stenozunu önlemediğini göstermektedir.[39][40][41] Ancak, yüksek doz metilprednizolon, derecelendirilmiş 2b yaralanması olan hastalarda stenozu önleyebilir.

Diğer Tedaviler

Striktürlerin tedavisinde prosedürel müdahaleler arasında buji genişletmesi,[44] özofagus stenti yerleştirilmesi, ve endoskopik dilatasyon yer almaktadır. Diğer potansiyel müdahaleler arasında E vitamini, ketotifen, fosfatidilkolin, halofunginon, 5-florourasil, oktreotid ve interferon-α2b uygulaması yer almaktadır.Bu yöntemler hala araştırma aşamasındadır ve şu anda klinik uygulamada kullanımları önerilmemektedir.

blank

Koroziv özofajitler, uygun önlemlerle önlenebilir bir sağlık sorunudur. Koroziv maddelerin kazara alımını engellemek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli sosyoekonomik sonuçlara sahiptir. Acil serviste, koroziv madde alımından şüphelenilen hastaların tedavisinde ilk aşama, havayolu, solunum ve dolaşımın stabilize edilmesidir. Dispne ve stridor gibi belirtiler, havayolu obstrüksiyonunu düşündüren acil durumlar olup, hızlı müdahale gerektirir.

Hastaların monitörize edilmesi, sürekli izlenmesi ve hayati bulguların sık sık değerlendirilmesi esastır. Büyük çaplı intravenöz erişim hızla sağlanmalı ve şok belirtileri gösteren hastalara intravenöz sıvılar verilmelidir. Yeterli sıvı yüklemesine rağmen hipotansif kalan hastalar için vazopressör tedavi başlanmalıdır.

Havayolu Ödemi ve Müdahale: Koroziv madde alımından sonra havayolunda ödem gelişimi 48 saate kadar sürebilir. Laringeal ödem varlığında, klinik bozulma yaşanmadan önce erken entübasyon veya krikotomi gerekebilir. Entübasyon planlanan hastalarda, koruyucu ekipman (eldiven, önlük, gözlük) kullanımı önemlidir. Çocuklarda solunum sıkıntısı, yetişkinlere kıyasla daha belirgin olabilir, bu nedenle bu grupta daha dikkatli olunmalıdır.

Takip ve İkincil Değerlendirme: Hastaların genel durumu takip edilmeli ve gastrointestinal kanama, perforasyon ve şok açısından dikkatli olunmalıdır. Stabilizasyon sağlandıktan sonra ikincil değerlendirmeye geçilmelidir.

Asit-Baz Dengesizlikleri ve Perforasyon: Güçlü asitlerin alımı, ciddi asit-baz dengesizliklerine yol açabilir. Bu nedenle kan gazı takibi yapılmalıdır. Perforasyon riski açısından düz grafiler (servikal, PA akciğer, abdomen, pelvis grafileri) istenmelidir. Perforasyon gelişmişse, akciğer grafisinde diafragma altında veya mediastende hava görülebilir.

Özofagoskopi Zamanlaması: Özofagoskopinin ne zaman yapılacağı konusunda kesin bir görüş birliği bulunmamakla birlikte, hasarlı özofagusun ülserasyon ve granülasyon fazına geçeceği için, korozif madde yutulduktan 48 saat sonrasını geçmeden yapılması önerilir. Özofageal hasarın tam olarak değerlendirilmesi için korozif madde alımından 24-48 saat arasında özofagoskopi yapılması daha uygundur.

Trakeoözofageal Fistül: Öksürük, morarma ve hırıltılı solunum şikayeti olan hastalarda, trakeoözofageal fistül gelişimi şüphesi olmalıdır. Bu durumda, su bazlı kontrastlı BT yardımcı bir tetkik olarak kullanılabilir.

blank

Hastalar için mediastinit, peritonit veya hemodinamik instabilite şüphesi durumunda acil cerrahi konsültasyon hayati öneme sahiptir. Büyük miktarda korozif madde yutmuş, şokta olan, asidotik veya koagülopatik hastalar, cerrahi eksplorasyon sırasında daha ciddi bulgulara sahip olabilirler. Bu nedenle, yüksek dereceli yaralanmaları olan hastalar için cerrahi konsültasyon gereklidir ve zamanında müdahale, hastanın prognozunu önemli ölçüde etkileyebilir.

blank

Kostik madde alımının prognozu, yaralanmanın başlangıçtaki derecesine büyük ölçüde bağlıdır. Hafif ve orta dereceli alımlar genellikle iyi bir prognoz sunarken, acil cerrahi müdahale gerektiren ağır alımlar daha kötü sonuçlar doğurabilir. Derece 3 yaralanmalar, ciddi komplikasyonlar ve yoğun takip bakımını gerektirir. Mediastinit, çoğunlukla yüksek dereceli yaralanmalarla ilişkilidir ve bu durumun prognozu da kötüdür.

Hastalar ve aileleri, cerrahi müdahale sonrası olası komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmelidir. Yüksek dereceli kostik yaralanmalardan kurtulan bireyler, yaşam kalitesi skorlarında belirgin bir düşüş yaşayabilir. Bu nedenle, cerrahi ekiplerin, operatif planı yaparken tedavi sonrası potansiyel sonuçları dikkate alması önemlidir. Bu yaklaşım, hasta ve ailesinin beklentilerini yönetmeye ve mümkün olan en iyi sonuçları sağlamaya yardımcı olacaktır.

blank

Kostik madde alımının en yaygın erken sekelleri arasında mediastinit ve kanamaya bağlı hemodinamik instabilite bulunur; bu komplikasyonlar acil cerrahi müdahale gerektirir. Geç dönem komplikasyonları arasında en sık görülen gastrointestinal striktürdür ve en çok etkilenen bölge özofagustur. Özofageal dilatasyon, bu durumun hafifletilmesi için genellikle yeterli olur. Ancak, özofageal dilatasyonun başarısız olması veya uygulanamaması durumunda, cerrahi rezeksiyon ile bypass veya yer değişikliği yapılabilir. Striktürün şiddetine göre bağırsak veya mide dokusu cerrahi bypass için kullanılabilir.

Striktürün önlenmesi konusu tartışmalıdır. Erken oral beslenmenin, yüzeysel yaralanması olan hastalarda striktürü önlemede etkili olduğu düşünülmektedir. Stent yerleştirilmesi ise sınırlı bir başarı oranına sahiptir (yüzde 50’den az) ve yüksek migrasyon oranları (yüzde 25’e kadar) ile ilişkilidir. Kostik madde alımından sonra gastrointestinal stenozu önlemede etkili bir farmakolojik ajan henüz mevcut değildir. Bu nedenle, hasta yönetiminde cerrahi ve endoskopik yaklaşımlar önemli bir yer tutar.

blank

  • https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557442/
  • https://www.turkiyeklinikleri.com/article/en-cocuklarda-korozif-madde-icimi-guncel-bir-degerlendirme-ve-tedavi-yaklasimi-83783.html
  • https://toraks.org.tr/site/sf/books/pre_migration/5ccab2442b4729b2b02a5fe037a1a136af9ba7321913464b7101566c09fdb23b.pdf
  • https://www.pediatrikacil.com/mutfak-ve-banyodaki-fatal-vs-masum-kimyasallar/

blank

Çocuklarda Yabancı Cisim Yutulması

 

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz