Paronişi, halk dilindeki adıyla dolama; tırnakların kenarındaki derinin yada tırnağın çevresindeki epidermis tabakasının yani yumuşak dokunun kendiliğinden veya travma veya manipülasyon sonrasında ortaya çıkan enfeksiyondur. En sık travmaya bağlı olarak ortaya çıksa da, enfeksiyöz veya enfeksiyöz dışı (kimyasal irritanlar, aşırı nem, ilaçlar, sistemik hastalıklar) bir çok nedene bağlı olarak gelişebilir. En sık neden olan etken Staphylococcus aureus iken, immün yetmezlikli hastalarda ise mantarlar, miks aerop ve anaerop bakteriler etken olabilir. Akut paronişi tedavisinde ılık uygulama, Burow’s solüsyonu (alüminyum asetat), povidon iyodür, topikal klorheksidin, oral ve sistemik antibiyotik tedavileri kullanılmaktadır. Apse gelişmesi halinde cerrahi drenaj gerekliliği de olabilmektedir.
Paronişi, tırnak ve tırnak kıvrımı arasındaki koruyucu bariyerin bozulmasından kaynaklanır, bu da bakterilerin girmesine ve bölgeyi enfeksiyona yatkın hale getirmesine neden olur. Tırnak çevresi “perionychium” tırnak çevresinde bulunan geniş doku “paranychium” ve tırnak yatağı (germinal ve steril matriks)’den oluşur. Enfeksiyon tırnak kaidesinde tırnak yatağının proksimal duvarını etkilemeye başladığında eponişia adını alır. Akut paronişilerin çoğu travma, tırnak yeme, agresif manikür, takma tırnaklara bağlıdır. Kronik paronişi ise daha çok elleri nemli ortamlarda kalan kişilerde görülür. Bu yüzden bulaşık yıkayanlar, balıkçılar risk altındadır.
Paronişi kadınlarda erkeklerden daha yaygındır ve kadın erkek oranı 3’e 1’dir. Genellikle ellerinin veya ayaklarının uzun süre suya batırılmasını gerektiren işlerde çalışan işçileri veya hastaları etkiler (bulaşıkçı, balıkçı). Orta yaşlı kadınlar en yüksek enfeksiyon riski altındadır.
- Stafilokokus aureus
- Streptokokus pyogenes
- Pseudomonas pyocyenea
- Proteus vulgaris
- Herpes simpleks virüsü
- Candida türleri
- İlaç reaksiyonları
Paronişinin enfeksiyon olmayan nedenleri arasında temas tahriş edici maddeler, aşırı nem ve ilaç reaksiyonu yer alabilir.
- Akut paronişi: Altı haftadan az süren, ağrılı ve cerahatli durum; çoğunlukla bakteriyel bir enfeksiyondan, özellikle stafilokoklardan kaynaklanır.
- Kronik paronişi: Genellikle mekanik veya kimyasal faktörlerden ve bazen mantar enfeksiyonu gibi enfeksiyöz etiyolojiden, özellikle Candida türlerinden kaynaklanır.
- Tırnak yeme alışkanlığı
- Manikür, pedikür
- Takma tırnak kullanımı
- Ev hanımları, bulaşıkçı, barmen, inşaat işçileri, çiftçiler, balıkçılar
- Bazı ilaçlar ve bağışıklık sisteminin baskılanması (diyabet, HIV, malignite)
Tanı iyi bir öykü ve fizik muayene ile konulur.
- Reiter sendromu
- Psoriazis
- Selülit
- Herpetik Dolama
- Onikomikoz
- Tırnak Sedefi
- Skuamöz hücreli karsinom
Tipik olarak akut paronişi de tek bir tırnakta başlar. Genellikle travma sonrası 3-5 gün içinde tırnak kenarında başlayan akut eritem, ödem ve tırnağın proksimal veya lateral köşelerinde lokal ağrı ve hassasiyet görülür. Hasta genellikle bu ağrı nedeniyle ilk birkaç günü içerisinde başvurur. Hiperemi ve şiddetli ağrı sonrasında tırnak yatağında sarı rekli püy şeklinde apse oluşumu görülebilir. Oluşan bu ağrılı noktaya basınç uygulandığında lokal püy drenajı olabilir.
Anamnez alınırken hasta sorgulandığında genellikle travma hikayesi veya meslek ve çalışma ortamı ile ilişkilidir. Ev hanımları, barmenler ve bulaşıkçılar kronik paronişi geliştirmeye yatkın görünmektedir. Yine immün yetmezliği ve enfeksiyona yatkın diyabet hastalarında daha fazla görülür.
Paronişiler genellikle insizyon ve drenaj veya topikal antibiyotiklerle tedavi edilir. Apse görülmeyen enfeksiyonlarda tedavide genel yaklaşım antiseptik solüsyonlarla (klorheksidin, povidon-iyot) ve ılık su ile pansuman ve topikal antibiyotik kullanımıdır. Ilık su ile ıslatmalar günde birkaç kez 10 ila 15 dakika olmalıdır. Oral antibiyotiklere karşı topikal antibiyotikleri öneren güçlü kanıtlar olmadığı için deneyime dayalı olarak antibiyotik seçimi hekime bağlıdır. Ancak ister oral ister topikal olsun kullanılan antibiyotikler staph aureusa karşı etkili olmalıdır.
Topikal tedavi olarak basitrasin veya mupirosin önerilir. Topikal tedavinin başarısız olduğu hastalarda immün yetmezliği olan veya daha ciddi vakalarda, oral antibiyotikler kullanılır. Dikloksasilin (günde dört kez 250 mg) veya sefaleksin (günde üç ile dört kez 500 mg) reçete edilebilir.
Anaerobik kapsama sahip enfeksiyon düşülüyor ise klindamisin, 1. kuşak sefalosporinler veya amoksisilin-klavulanat başlanması önerilir. Genellikle anaerobik enfeksiyonlar tırnak yenmesi veya parmak emme gibi alışkanlıklar sonrası oral flora kontaminasyonu sonucu görülür.
Eğer apse gelişimi mevcut ise drenaj için iğne veya bistüri ile insizyon yapıılır ve antibiyotik kombinasyonları tedaviye eklenmelidir. Ama herpetik dolama düşülüyor ise drenaj kontraendikedir ve lokal antiviral tedaviye başlanmalıdır. Ayrıca apse oluşumu sonrasında spontan drenaj görülebilir. Enfeksiyon tırnak altına yayılarak, pulpa enfeksiyonlarının veya osteomiyelit oluşumuna neden olabilir. Ciddi olgularda derin drenaj gerekebilir, tırnağın çekilmesi lateral tırnak yatağı katlantısının drenajı gerekebilir. Yapılacak olan insizyonlar tırnağın lateral katlantısına dik olarak yapılmalıdır. Tırnak altına uzanan apselerde “subungual apse” tırnak çıkartılmalı, germinal matriks ve steril matriks korunarak apse drene edilmelidir. Gerekli hallerde tetanoz profilaksisi yapılmalıdır.
Kronik paronişide, hastaya mümkün olduğunca elleriyle travmadan kaçınması talimatı verilmelidir. Elllerini kullanan işçilere eldiven giyilmesi tavsiye edilir. Kronik paronişide tedavi mantar etiyolojisine işaret etmelidir. Kronik tipte etyolojik faktör çoğunlukla Candida türleri olduğu için itrakonazol ve terbinafin gibi topikal ve sistemik antifungal ajanlar seçeneklerdir.
Tırnak çevresi enfeksiyonları çoğu zaman bir komplikasyon oluşturmadan tedavi edilebilir. Ancak tırnak atrofisi, osteomiyelit, tırnakta şekil bozuklukları gibi sorunların ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
Hastalar ellerini kuru ve sıcak tutmalıdır. Travmadan kaçınmalıdır. Su, kimyasallar ve tahriş edici maddelerle herhangi bir temas için eldiven giyme önerilir. Hastalar tamamen iyileşene kadar tırnak yemekten, tırnak kıvrımlarına manikür yapmaktan, oje kullanmaktan, takma tırnak uygulamaktan kaçınmalıdır.
Daha fazla reçete bilgisine buradan erişebilirsiniz.
- https://www.cocukenfeksiyondergisi.org/upload/documents/2019-02/2019-13-2-073-077.pdf
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK544307/
- https://www.aafp.org/pubs/afp/issues/2017/0701/p44.html
- https://dergi.totbid.org.tr/uploads/pdf_248.pdf
- https://www.cocukenfeksiyondergisi.org/upload/documents/2019-02/2019-13-2-073-077.pdf