Sağ ventrikül hipertrofisi (RVH), genellikle şiddetli akciğer hastalığına bağlı olarak aşırı basınç yüklenmesine yanıt olarak sağ ventrikül kas kütlesinde patolojik bir artışa neden olan bir durumdur. Bu hastalarda, mevcut olan akciğer hastalığına bağlı olarak pulmoner hipertansiyon gelişir. Bu durum, hastalarda eforla göğüs ağrısı, periferik ödem, eforla senkop ve sağ üst kadran ağrısı (pasif hepatik konjesyon nedeniyle) gibi şikayetlere neden olabilir. Sağ ventrikül hipertrofisinin tedavisinde genellikle diüretikler, oksijen tedavisi ve antikoagülan ilaçlar kullanılır. Prognoz, pulmoner hipertansiyonun etiyolojisi ve ciddiyetine bağlı olarak değişebilir.
Sağ ventrikül kardiyak outputu, sağ kontraktilitesi ve akciğer kan akımı direncindeki değişikliklere bağlıdır. Sağ ventrikül, volüm yükündeki büyük değişikliklere uyum sağlayabilir, ancak kontraktil rezervi sınırlıdır. Sağ ventrikül düşük bir basınca karşı çalışır, yüksek kapasitanslı pulmoner vasküler dolaşıma kan pompalar. Herhangi bir nedene bağlı olarak akut veya kronik sağ ventrikül pulmoner venöz basıncın artmasına bağlı olarak sağ ventrikül hipertrofiye olur. İnsanlarda, pulmoner vasküler yataktaki tıkanıklıktan kaynaklanan hastalığın klinik ciddiyeti pulmoner vasküler tıkanıklığın büyüklüğü ve zamanına bağlıdır.
- Kronik akciğer hastalığı (cor pulmonale)
- Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH)
- Mitral Stenoz
- Pulmoner emboli
- Doğumsal Kalp Hastalıkları ( Fallot Tetratolojisi, Pulmoner Stenoz)
- Aritmojenik Sağ Ventriküler Kardiyomiyopati
- Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon
- +90º veya daha fazla sağ aks sapması
- V1’de dominant R dalgası (> 7 mm uzunluk veya R/S oranı > 1)
- V5 veya V6’da dominant S dalgası (> 7 mm derinlik veya R/S oranı < 1)
- QRS süresi < 120 ms (sağ dal bloğuna bağlı olmayan değişiklikler)
Kronik Akciğer Hastalıkları
Kronik akciğer hastalıklarında pulmoner arter basıncının (PAB) artması sağ ventrikülde hipertrofiye yol açar ancak yavaş ilerleme gösterdiğinden kompansasyon için süre mevcuttur. Sağ ventrikül duvar kalınlığının artması, ekstrasellüler matrikste yeniden şekillenmeye ve miyokart hücresi düzeyinde metabolizma ile ilişkili değişikliklere neden olur. Kararlı kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) bulunan kişilerde istirahat hipoksisinden önce görülen bulgu sağ ventrikül hipertrofisidir. Bu hastalarda kronik hipoksi, parankimal kayıp ve fibrozise bağlı pulmoner vasküler yatağın bozulması neticesinde pulmoner vasküler direnç (PVR) artar. Pulmoner vazokonstrüksiyon hiperkapni ve asidoz ile daha da belirginleşir. Ayrıca akciğerlerdeki hava hapsine bağlı sağ atriyum basıncı artışı ile venöz dönüş azalır. KOAH’lı hastalarda, hava hapsi nedeniyle, sağ ventrikülde global fonksiyon bozukluğu, atriyum çaplarında gerileme ve sol ventrikül doluşunda azalma olduğu görülmüştür.
Pulmoner Tromboemboli
Pulmoner tromboemboli (PTE) sık gözlenmekte olup, özellikle tanıdan sonraki ilk üç ayda yüksek ölüm riskine sahiptir. Pulmoner vasküler yataktan çok sayıda aktif madde salınımına ve hipoksiye bağlı olarak pulmoner vasokonstrüksiyon artan şiddetlerde ortaya çıkmaktadır. Sağ ventrikül ard yükünde ani artma, duvar gerilimini artırmakta ve bu durum da sağ ventikülde dilatasyona ve sistolik fonksiyonu bozulmuş hipokinetik sağ ventriküle neden olmaktadır. Duvar geriliminin artması sağ koroner arterde basıya neden olur ve subendokardiyal iskemiye hatta nekroza dahi sebebiyet verebilir. Ayrıca ventriküller arası septumda itilmeye bağlı olarak diyastolde sol ventrikülde doluş bozukluğu gelişebilmektedir.
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon
Çok sayıda farklı hastalık grubu pulmoner arteriyal hipertansiyon (PAH) tablosuna neden olarak pulmoner vasküler dirençte (PVR) artmaya, sağ kalp yetersizliği ve ölüme neden olabilmektedir. Normal sağ ventrikül, akut gelişen ve 50-60 mmHg düzeyine kadar artan pulmoner arter basınçına (PAB) dayanabilir. Daha yüksek basınç değerlerine karşı direnemez ve akut dilatasyon ortaya çıkar. Oysa hipertrofiye uğramış sağ ventrikül çok daha yüksek PAB değerlerini tolere edebilir. Fakat ilerleyen dönemde hipertrofik miyokardın oksijen ihtiyacı artacak ve zamanla dilatasyon başlayacaktır. Miyokart hipertrofisine başlangıç cevabı, ilerleyici kasılma bozukluğu şeklinde olacaktır. Kasılma bozuldukça, doluş basıncında artma, kalp atım hacminde azalma ve diyastolik fonksiyon bozukluğu ile karakterize sağ kalp yetersizliği ortaya çıkacaktır. İlerleyen kronik süreç kompansasyonu bozacak PVR’nin daha da artmasına bağlı olarak sağ ventrikülün zaman içinde yetersizlik durumuna ilerlemesine katkıda bulunacaktır. PVR arttıkça, ana pulmoner arterde ve dallarında ilerleyici genişleme ortaya çıkar ve 40 mm üzerindeki pulmoner arter dilatasyonu, sol ana koroner arterde basıya neden olur ve tabloya iskeminin de eklenmesi, olayın ilerleyişini hızlandırır. Mekanik ventriküller arası senkronizasyon bozukluğu, septumun sol ventriküle doğru paradoksik hareketi olarak tanımlanmaktadır ve bozulmuş sağ ventrikül sistolik fonksiyonu ile ilişkilidir. Ayrıca diyastolik fonksiyon bozukluğu gelişimini de kolaylaştırır.
Doğumsal Kalp Hastalıkları
Doğumsal kalp hastalıklarına bağlı sağ ventrikül basınç yüklenmesi sıklıkla pulmoner arter hipertansiyonu ya da sağ ventrikül çıkış yolu darlıklarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Operasyonu uygulanmış büyük damar transpozisyonlu hastalarda ya da düzeltilmiş büyük damar transpozisyonlu kişilerde sağ ventrikül sistemik ventrikül olarak fonksiyon görmektedir. Sağ kalbi önemli derecede etkileyen doğumsal kalp hastalıklarından birisi Fallot tetralojisidir.
- https://litfl.com/right-ventricular-hypertrophy-rvh-ecg-library/
- https://ecgwaves.com/ecg-topic/ecg-left-ventricular-hypertrophy-lvh-clinical-characteristics/
- https://www.journalagent.com/tkd/pdfs/TKDA_42_6_574_584.pdf