Todd felci veya Todd palsisi olarak da bilinen Todd parezisi, nöbet sonrasında geçici, fokal nörolojik bulguların ortaya çıktığı klinik bir sendromdur. Genellikle postikal geçici tek taraflı kas güçsüzlüğü şeklinde görürlürsede daha nadir olarak postiktal afazi, hipoestezi, hafıza ve görme kaybı şeklinde de ortaya çıkabilir.
Bu durum ilk olarak 1849 yılında İrlandalı fizyolog ve doktor Robert Bentley Todd tarafından tanımlanmış, ancak yıllar içinde birçok kişi tarafından daha fazla tanımlanmış, araştırılmış ve açıklanmıştır.
Patofizyolojinin en yaygın olarak üç mekanizmadan birinden kaynaklandığı teorize edilir. İlk teori, söz konusu beyin alanının nöbet sırasında aşırı derecede depolarize olduğu ve uzun süreli bir refrakter döneme girdiği varsayımına dayanır. Bu teori, uzun süreli ve sınırsız depolarizasyonun olduğu status epileptikus durumuyla çelişebilir.
İkinci teori, beyin tarafından uygulanan bir koruyucu mekanizma olarak çevredeki yapılar tarafından uzun süreli yerel inhibisyonun varlığına işaret eder. Bu inhibisyon, daha fazla nöbet aktivitesini engellemeye yönelik bir önlem olarak düşünülebilir.
Üçüncü teori ise, bu fenomeni beynin etkilenen bölgesine hipoperfüzyon yoluyla vazokonstriksiyonla açıklar. Bu durumda, beyin bölgesi göreceli bir oksijen açlığı yaşar ve bu da bölgenin işlevini sınırlar.
Tüm nöbetlerin yaklaşık %13’ünde Todd parezi belirtileri görülebilir. Bu durum cinsiyet eğilimine bağlı değildir ve herhangi bir yaş veya ırkta ortaya çıkabilir.
Postiktal paralizi olan hastaların yaklaşık %90’ında nöbet aktivitesi sırasında gözle görülür klonik motor hareketler görülürken, sadece %10’unda iktal motor aktivite görülmeyebilir. Tek taraflı klonik aktivite, hastaların %56’sında postiktal paralizinin en yaygın belirleyicisidir.
Todd parezisinin nedeni, bir nöbetin hemen ardından ortaya çıkan geçici bir felç durumudur. Bu durum, nöbetin klinik belirtisinden önceki bir nöbetle ilişkilidir. Nöbet sonrası dönemde ortaya çıkan ve beyin fonksiyonlarını geri kazanana kadar süren klinik belirtilere ise postiktal sendrom denir.
Postiktal sendrom her nöbet sonrasında ortaya çıkmayabilir veya bazı nöbet türlerinde tanınmayabilir. Örneğin, absans nöbetleri, miyoklonik nöbetler ve bazı fokal nöbetlerde bu sendrom olmayabilir veya belirgin olmayabilir.
Todd parezisi her zaman görülmeyebilir ancak görüldüğünde, semptomlar genellikle nöbetin etkilendiği beyin bölgesini lokalize eder. Bu semptomlar arasında geçici felç, konuşma bozuklukları ve duyusal bozukluklar yer alabilir.
Belirtiler bazen ajitasyon, psikoz ve bilinç değişikliği gibi klinisyen için endişe verici olabilir. Hekimlerin Todd parezisini bilmeleri gereksiz test ve tedavileri önleyebilir. Ayrıca postiktal paralizinin teşhisinde hiçbir laboratuvar çalışması yardımcı olmaz.
Bilgisayarlı tomografi (BT) perfüzyon taraması anomalileri sıklıkla bulunur ancak tutarlı değildir ve bu nedenle tanısal değildir. Ama epileptik odak bölgesinde hipoperfüzyon durumunu gösterebilir
Beyin manyetik rezonans görüntüleme (MRG), nöbetle uyumlu bulguları gösterecektir, bu da epileptik odak yerinde geçici olarak artmış bir T2 sinyalini içerir. Bu, odak yerinde artmış ödemden kaynaklanır ve T2 görüntülemede parlaktır. Bu bulgular en iyi sıvı bastıran inversiyon iyileştirme (FLAIR) görüntülerinde fark edilir. Bu bulgular Todd felciyle uyuşmaz çünkü nöbet bu bulguları oluşturur.
- Hipoglisemi: İnme sendromlarının iyi bilinen bir taklididir.
- Non-konvülsif status epileptikus: Genellikle uzun süreli bir nöbetten sonra ortaya çıkar ve küçük iktal motor bulgulara sahip olabilir ancak iyileşme göstermez.
- Serebrovasküler stroke
- Hemiplejik migren: Bir hastanın şiddetli, tipik olarak tek taraflı baş ağrısı, güçsüzlük, ataksi veya felç ile ortaya çıktığı nadir bir genetik mutasyon veya ailesel migren varyantıdır.
- Hemikonvülsiyon (Hemipleji epilepsi sendromu): Bebeklik veya erken çocukluk döneminde (genellikle <4 yaş) görülen bu klinik sendrom, ateşli bir hastalık sırasında uzun süreli hemisferik nöbet aktivitesi ile karakterize olup hemisferik atrofi ve flask hemipleji ile sonuçlanır ve bunu aylar ile yıllar arasında değişen fokal nöbetler izler.
- Psikojenik epileptik olmayan nöbet: Hastalar tepkisiz bir durumda başvurur, hızlı bir iyileşme gösterir ve postiktal parezi atakları olabilir. Hastalar karakteristik olarak ne olduğunu sorma, gözlerini kırpma ve yerinde duramama gibi bir üçlü gösterirler.
Klasik bir prezentasyon, bir fokal nöbet sonrasında nöbet aktivitesinin karşı taraftaki bir uzuvda gözlenen zayıflıktır. Bu zayıflık hafiften tam felce kadar değişebilir. Ancak, bu sendrom sadece uzuv zayıflığı ile sınırlı değildir. Belirli bir anatomik epileptik odakla ilişkilendirilebilecek konfüzyon, amnezi, bilinç değişiklikleri, afazi, ajitasyon, psikoz, göz felci, ihmal, uyuşma ve görme alanı defisitleri gibi semptomları içerebilir. Hastanın dikkatli bir fizik muayenesi, nöbet odak noktasını belirlemede yardımcı olabilir.
Saf fokal nöbetler bu duruma neden olabilir ancak genelleştirilmiş fokal başlangıçlı nöbetlerde de görülebilir. Temel fark, fokal başlangıçlı bir nöbetin bir uzuvda seğirme ile başlaması (veya başlangıçtaki odak noktasına bağlı olarak diğer etkiler), daha sonra vücudun tam bir yarısını etkilemesi ve daha sonra daha genel bir nöbet paterni (Jackson yürüyüşü) olarak ortaya çıkmasıdır. Saf fokal nöbet sadece etkilenen bölgede devam eder ve genelleşmez.
Bu postiktal sendrom, dakikalardan günlere kadar sürebilir ve hastaların büyük çoğunluğunda 36 saat içinde kendiliğinden ve tamamen düzelme görülür. Semptomların tamamen düzelmesi için geçen medyan süre 15 saattir.
Nöbete tanık olan biri varsa, daha önce fokal aktivite gözlemlenip gözlenmediğini sormak önemlidir. Ancak, tanık genellikle bu tür detayları hatırlamayabilir, özellikle ilk nöbet epizodunda.
Hasta genellikle kendiliğinden iyileştiği için tedavi öncelikle destekleyici olmalıdır. Hasta üzerinde istenecek gereksiz tetikleri ve ilaç prosedürlerini önlemek için hekimler tanıyı doğru bir şekilde belirlemelidir.
Orotrakeal entübasyon sadece hava yolunu koruyamayan hastalarda gereklidir. Todd parezisini tedavi etmek için akut antiepileptik ilaç infüzyonuna ihtiyaç duyulmaz; ancak, normal olarak reçete edilen ilaçlara devam edilmelidir. Terapötik seviyeleri düşük olan hastalarda, tekrarlayan nöbet ataklarını önlemek için yükleme ve doz ayarlaması yapılmalıdır.
Bu durumun prognozu mükemmeldir, çünkü postiktal paralitik semptomlar kendi kendini sınırlar ve herhangi bir müdahale gerektirmez.
- https://tjn.org.tr/abstract/1737/tur
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK532238/#:~:text=Todd%20paresis%2C%20also%20known%20as,was%20initially%20described%20in%201849.